Son Yayınlar

6/recent/ticker-posts

Müvekkil Adnan Oktar’dan Veryansın Tv’ye Yeniden Tekzip ve Hatırlatma

Müvekkil Adnan Oktar geçtiğimiz günlerde, Eray Çelebi ve Engin Balım tarafından Veryansın TV’nin Youtube kanalından gerçekleştirilen bir yayında, kendisi ve arkadaşları hakkında sarf edilen gerçek dışı itham ve iddialara ilişkin cevap hakkını kullandığı bir basın duyurusu yayınlamıştır. Müvekkilin basın duyurusunun birkaç gün ardından bu kez Eray Çelebi ve Erdem Atay’ın, müvekkilin cevaplarının yer aldığı tekzip hakkında yaptıkları yorumlar, bazı konuları tamamen yanlış anladıklarını göstermiştir.  

Ayrıca müvekkilin basın duyurusunda hiç kullanmadığı “AHLAKSIZ” ifadesini de sanki müvekkil sarf etmiş gibi konuşmaları da dikkat çekicidir. Demokrat ve basın ahlakına özen gösterdikleri iddiasında olan bu iki gazetecinin müvekkilin göndermiş olduğu tekzipte hiçbir şekilde yer almayan hususları sanki varmış gibi izleyicileriyle paylaşmaları kuşkusuz samimiyetten uzak bir tavırdır. Ancak müvekkil modern, aydın ve demokrat tutumlarına saygı duymakta ve yanlış anladıkları konuları bir kez daha açıklamak istemektedir:

 Öncelikle müvekkil basın duyurusunda, ikili hakkında hiçbir şekilde “ahlaksız oldukları veya ahlaksızlık yaptıkları” iddiasında bulunmamış kimseyi de “tehdit” etmemiştir. Müvekkil sadece kadim bir İslam geleneği olan ve -kişinin yaşarken eğer kul hakkına girmişse, ahirette affına vesile olması amacıyla- CENAZELERDE SORULAN “HAKKINIZI HELAL EDİYOR MUSUNUZ?” SORSUNA BİR CEVAP OLMASI BAKIMINDAN, MERHUM NİHAT GENÇ HAKKINDA BİR KIZGINLIĞININ OLMADIĞINDAN “HAKKINI HELAL ETTİĞİNİ” SÖYLEMİŞ VE KENDİSİNE “ALLAH’TAN RAHMET DİLEDİĞİ”Nİ BELİRTMİŞTİR.

Müvekkilin, “hayattayken kendisi hakkında yıllarca yalan haber yapan ve hapislerde çürüyüp ölmesini isteyen birisi hakkında bile kızgınlık duymadığını ifade edip, Allahtan rahmet dilemesi”ni tehdit olarak algılamak kuşkusuz son derece yersiz ve yanlış bir yorumdur. Müvekkilin sözlerinde değil tehdit en ufak bir kızgınlık, öfke ya da intikam hissi dahi yoktur.  Müvekkilin bu yaklaşımı ne kadar sevgi dolu, affedici ve sevecen biri olduğunun göstergesidir.

Yine müvekkilin basın duyurusunda kullandığı “her nefis ölümü tadacaktır” hatırlatması da Kuran’da geçen, Allah’ın bir Ayetidir ve camilerden mezarlıklara kadar pek çok yerde yazılmakta, söylenmektedir. Dolayısıyla müvekkilin açıklamalarında alınganlık yapılmasını gerektirir bir itham ya da izah yer almamaktadır.

ÖLÜMÜ HATIRLATMAK PEYGAMBER SÜNNETİDİR

Belki müvekkilin basın duyurusunda yer verdiği Ahiret, Cennet ve Cehennem konusundaki Kuran Ayetleri Veryansın TV çalışanı gazetecilere hesap günü olarak da ifade edilen ÖLÜM GERÇEĞİNİ hatırlatmış olabilir. Ancak bunda da aslen bir sakınca yoktur çünkü Müslümanlar için ölümü hatırlatmak, “Peygamber Sünneti” olması bakımından bir ibadettir. Çünkü ölümü sürekli hatırlamak, Müslümanların ahireti düşünüp daha dikkatli ibadet etmesine ve hayatını daha doğru yaşamalarını sağlar.

Bu konuda Hz. Peygamber'in (sav) “AĞIZLARIN TADINI KAÇIRAN ÖLÜMÜ, ÇOKÇA HATIRLAYIN.” (Tirmizî, Zühd, 13) hadisi son derece önemlidir.  Bu hadis, ölümü sık sık anmanın, insanı dünyevi lezzetlerin peşinden koşmaktan alıkoyarak, ahiretini düşünmeye sevk ettiğini ifade eder.

Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi de eserlerinde bu konuya değinmiş; Mektubat isimli eserinin Yirmi Üçüncü Mektub kısmında ölümü hatırlatmanın önemini:

NASİHAT İSTERSEN ÖLÜM YETER. Evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan (dünya sevgisi, bağlılığı) kurtulur ve ahiretine ciddi çalışır.”

sözleriyle açıklamıştır.

MÜVEKKİL İÇİN MÜEBBET İSTEYİP CEZAEVİNDEN HİÇ ÇIKAMAYACAĞINI SANANLAR ŞİMDİ HEP BİRLİKTE AHİRETTEN MÜVEKKİLİ İZLEMEKTEDİR

Veryansın TV çalışanı bazı gazetecilerin yapmış oldukları yayınlardan tıpkı merhum Nihat Genç gibi müvekkil Adnan Oktar’ın cezaevinde vefat etmesini arzu ettikleri görülmektedir. Geçmişte de Adil Serdar Saçan, Hıncal Uluç, Metin Uca, Ercan Arıklı, Süleyman Özışık, Gökhan Özbek, Mustafa Karahasanoğlu, Savaş Ay, Güneri Civaoğlu, Güngör Mengi gibi benzer şekilde müvekkilin müebbet hapis cezası almasını, cezaevinde vefat edip hiç çıkamamasını isteyenler ve bunun için gayret edenler olmuştur.

Bu ve daha ismini saymadığımız iki yüzden fazla kişi, şimdi aynı yerde, SONSUZ BİR MÜEBBETTEDİRLER. Hep birlikte müvekkili oldukları yerden izlemektedirler. Her biri müvekkile karşı akıl almaz bir öfkeyle sürekli aleyhinde faaliyet yapmış olmalarına rağmen müvekkil Adnan Oktar hiçbirine karşı kin ve nefret duymamakta, bir öfke hissetmemektedir. Tam tersine onların iyiliğine dua etmekte, Allah’ın onları rahmetiyle sarmasını temenni etmektedir. HEPSİNE DE HAKKINI HELAL ETMİŞTİR.

 Örneğin Merhum Adil Serdar Saçan, müvekkilin son yargılandığı dava da dahil olmak üzere yıllarca müvekkil aleyhine faaliyetler yapmış, anlamsız ve gereksiz bir nefretle müvekkilin vefat etmesini isteyerek ömrünü harcamıştır. Maalesef daha sonra kansere yakalanmış ve vefat etmiştir. Müvekkil Adnan Oktar ise hiçbir zaman kendisine karşı nefret ve öfke duymamış, intikam beslememiştir. Merhum Adil Serdar Saçan’ın en yakın destekçilerinden ve arkadaşlarından olan MİNE KIRIKKANAT, ADİL SERDAR SAÇAN’IN VEFATININ ARDINDAN ADİL SERDAR SAÇAN’I CEHENNEM MELEĞİ OLAN “ZEBANİ”YE BENZETMİŞTİR. ADİL SERDAR SAÇAN’I CEHENNEMLİK GÖRDÜĞÜNÜ İFADE ETMİŞTİR. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR İSE ADİL SERDAR SAÇAN’A HAKKINI HELAL ETMİŞ, ALLAH’IN ONU CENNETİNE ALMASI TEMENNİSİYLE ALLAH’TAN RAHMET DİLEMİŞTİR. 

Tıpkı Adil Serdar Saçan gibi müvekkilin haksız ve hukuksuz ağır ceza alması için çaba gösterenlerden biri de Rahmetli hukukçu Prof. Dr. Duygun Yarsuvat’dır. Müvekkil hakkında dosya hazırlayan Emniyet görevlileri “bir suç bulamadık, burada suç yok” diyerek ünlü hukukçu Prof. Dr. Duygun Yarsuvat’ın görüşlerine başvurmuştur. Duygun Yarsuvat ise “suç yoksa da bal gibi buluruz” diyerek müvekkilin müebbet cezası alması için uğraşmıştır. Müvekkilin müebbet cezasıyla cezaevinde vefat etmesini beklerken 2021 yılında korona virüs nedeniyle çoklu organ yetmezliğinden vefat etmiştir. Müvekkil ona da hakkını helal etmiş ve Allah’ın ona rahmet etmesini dilemiştir.

Benzer şekilde Savaş Ay da ömrünün son dönemlerine kadar müvekkil Adnan Oktar aleyhinde faaliyet yapmış, hemen hemen tüm yayınlarında ve yazılarında müvekkilin cezaevine atılmasını ve orada vefat etmesini istemiştir. Ancak sonra o da kansere yakalanmış ve çok ağır bir tedavi görmüştür. Müvekkil Adnan Oktar ise bu tedavi sürecinde onun yanında olmuş, hastanede ziyaretine gitmiştir. Vefatına kadar da kendisine şefkatle ve merhametle yardımcı olmuştur.

İNSANLARIN ÖLMESİNİ DİLERKEN KENDİNİ UNUTMAK

Müvekkilin cezaevinde vefat etmesini arzuyla isteyenlerin unutmaması gereken önemli bir gerçek vardır: Elbette ölüm haktır ancak kimin ne zaman ve nerede öleceğini yalnızca Allah bilir. Bu sebeple bir başkası için ölümü dileyen kişi, kendisinin de bir ölümlü olduğunu asla unutmamalıdır. Yüce Allah bu gerçeği bir Kuran Ayetinde şöyle ifade etmektedir:

“Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; ŞİMDİ SEN ÖLÜRSEN ONLAR ÖLÜMSÜZ MÜ KALACAKLAR?” (Enbiya Suresi, 34)

Yukarıdaki örneklerden de görüleceği üzere müvekkil ve arkadaşlarının cezaevinde vefat etmesini bekleyen birçok kişi müvekkilden önce hayatını kaybetmiştir. Ne şaşırtıcıdır ki bu kişiler henüz daha hayattalarken kendilerine “Siz Adnan Oktar ve arkadaşlarının hapiste çürüyüp ölmesini istediğinizi söylüyorsunuz, ama kimin ne zaman öleceğini Allah daha iyi bilir” diye hatırlatılmış olsa, BÜYÜK İHTİMALLE MÜVEKKİLİN ÖLÜME KENDİLERİNDEN DAHA YAKIN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜRLERDİ. Ancak şu anda hep birlikte, oldukları yerden, 80 yaşına yaklaşmış olan müvekkilin adeta 30’lu yaşlarda bir genç gibi müthiş dinç, zinde, hayat dolu ve neşe içinde hayatına devam ediyor oluşunu izlemektedirler.

Kuşkusuz Allah’ın takdir ettiği vakit gelmeden kimse kimsenin canını alamaz. Kimsenin kimseye Allah dilemedikçe bir zararı da yararı da dokunmaz. Müvekkil Adnan Oktar ömrü boyunca defalarca fiili suikast girişimlerine maruz kalmış, akıl almaz kumpaslar sonucu akıl hastaneleri, cezaevleri görmüştür. Her defasında da kendisine düzenlenen saldırılar Allah’ın rahmeti ve korumasıyla daha dinç, daha sağlıklı, daha güçlü olmasına vesile olmuş, kendisini sevenlerin sayısı kat kat artmıştır. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR İÇİN HER DEFASINDA "BU DEFA BUHAR OLDU" DENİLMİŞ, OYSA TAM AKSİNE ÇELİK KUBBE HALİNE GELMİŞTİR.

Allah’ın güzel imtihan sanatını bilen ve bizzat kendi hayatında şahit olup şükreden müvekkil, aleyhinde faaliyette bulunan ve kendisine anlamsız bir öfke ve husumet duyanlara da şefkatle ve merhametle bakmaktadır. Her birinin Allah’ın kaderde takdir ettiğini yapmakla görevli kişiler olduğunu bilmekte onlara karşı hiçbir öfke duymamaktadır.

Değerli kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız. 12.09.2025

Yorum Gönder

0 Yorumlar