Son Yayınlar

6/recent/ticker-posts

Bir Simülasyonun İçinde miyiz? Kuran ve Tevrat'ta Maddenin Hakikati

Adnan Oktar’dan Duyurudur

Müvekkil Adnan Oktar, uzunca bir zamandır, maddenin hakikati konusuyla ilgili bilgilendirmelerine devam etmekte ve bu konunun oldukça önemli olduğunu, Allah'ın varlığı ve hakimiyetinin bu şekilde tam anlamıyla anlaşılır ve özümsenir olacağını belirtmektedir. Maddenin yalnızca bir görüntü olarak var oluşu, kainatın tüm kanunlarını değiştiren çok büyük bir gerçektir. Bunun anlatılması ve anlaşılması, işte bu yüzden büyük önem taşımaktadır.

Maddenin aslı, yani MADDENİN MADDEDEN OLUŞMADIĞI gerçeği, şu anda bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçektir. Kuantum fiziği, maddenin, enerji şekline dönüşebildiğini ispat ederek, bir nesnenin hem orada hem de burada olabileceğinin olasılık olarak mümkün olduğunu göstererek, materyalistlerin tüm kabullerini alt üst etmiştir. Maddenin mutlak varlığı fikri, kuantum fiziğinin her bakımdan ispatlanmasıyla ORTADAN KALKMIŞTIR. Kuantum fiziği şu anda, yapılan istisnasız tüm deneylerle kanıtlanmış durumdadır.

Müvekkile göre bu, şunu gösterir: Maddenin varlığına dair bir ispat OLMADIĞINA göre, 5 duyumuzla algıladığımız her şey, aslında beynimizde yaratılan algılar bütünü olduğuna göre, beynimizin dışındaki dünyaya ulaşmamız asla MÜMKÜN OLAMADIĞINA göre, şu durumda TÜM VARLIKLAR, YALNIZCA BİRER GÖRÜNTÜDEN İBARETTİRLER. Bu aslında, Allah'ın sonsuz bir Varlık olarak, kainattaki her şeyi Kendi tecellisi olarak yarattığı gerçeğinin tek başına kanıtıdır. Dolayısıyla her görüntü, Allah'a aittir; Allah'tan bağımsız olması mümkün değildir. Her şey O'nun kontrolünde olduğu gibi, her şey O'nun varlığı ile yaratılır. Allah'ın tüm kainatta Kendi varlığını göstermesi, bu ilim iledir.

Müvekkil, Kuran'daki bazı ayetlerde ve Tevrat'taki bazı pasajlarda bu hususa dikkat çekildiğini belirtmektedir. Allah, çeşitli izahlarla, Varlığının her şeyi kuşattığını haber vermektedir.

Kuran'dan, Allah'ın Her Yerde Olduğu ve Her Şeyin O'nun Tecellisi Olduğuna Dair İzahlar

Müvekkilin izahlarına göre Allah, Kuran'da, her şeye hakim olduğunu, insana şah damarından yakın olduğunu, her şeyi kuşattığını ve her yerde olduğunu, dolayısıyla tüm varlıkların Kendi varlığında vücut bulduğunu haber vermiştir. Kuran'daki bazı ayetlerdeki açıklamalar şu şekildedir.

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırız

Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. BİZ ONA ŞAHDAMARINDAN DAHA YAKINIZ. (Kaf Suresi, 16)

Müvekkile göre ayette Allah, insana, insanın kendi şah damarından daha yakın olduğunu bildirmektedir. Kişinin kendi şah damarından daha yakın bir Varlık, elbette ki ona hakim olan bir Varlıktır. Allah, bu ifade ile, insanın, Kendisine ait bir tecelli olduğunu, her şeyiyle insana hakim olduğunu, her yaptığını bildiğini, her birini Kendisinin yarattığını açıklamaktadır.

Hele can boğaza gelip dayandığında,

Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,

BİZ ONA SİZDEN DAHA YAKINIZ; ANCAK GÖRMEZSİNİZ. (Vakıa Suresi, 83-85)

Müvekkile göre ayette Allah, ölüm anında kişinin yakınında SADECE KENDİSİNİN OLDUĞUNU açıkça belirtmektedir. Bu aslında yaşamın her anında böyledir. Bu anladığımız anlamda bir yakınlık değil, KİŞİNİN TÜM BENLİĞİNİN KAPLANMASIDIR. Yani ALLAH, TÜM VARLIKLARI BİRER TECELLİ OLARAK YARATMIŞTIR VE ONLARIN TÜM VARLIKLARININ HAKİMİDİR. Allah'ın varlığının dışında hiçbir şeyin varlığı söz konusu olamaz. Bu nedenledir ki Allah, özellikle ölüm anını örnek vermekte, insanın ahiret ile buluşacağı anda, kişinin zaten sadece Allah ile birlikte var olduğunu ve o şekilde ahirete gideceğini hatırlatmaktadır.

Yine Allah, bir ayetinde, "Onun söylemekte olduğuna Biz mirasçı olacağız; O BİZ'E, 'YAPAYALNIZ TEK BAŞINA' GELECEKTİR." (Meryem Suresi, 80) diye belirterek, kişinin, ölüm anında yalnızca Allah ile birlikte olduğunu haber vermektedir.

Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) FISILDAŞMAKTA OLAN ÜÇ KİŞİDEN DÖRDÜNCÜLERİ MUTLAKA O'DUR; BEŞİN ALTINCISI DA MUTLAKA O'DUR. Bundan az veya çok olsun, HER NEREDE OLSALAR MUTLAKA O, KENDİLERİYLE BERABERDİR. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir. (Mücadele Suresi, 7)

Ayette, fısıldaşmakta olan insanların örnek verilmesi manidardır. Müvekkile göre o sırada kişi, yalnızca yanındaki kişi veya kişilerin kendisini duyduğunu düşünerek fısıldamaktadır. Ancak Allah, orada mutlaka bulunduğunu ve yerde ve gökte tüm olan bitenlerin, tüm konuşulanların Kendisi tarafından bilindiğini belirtmektedir. Bunun nedeni, Allah'ın Varlığının, kişinin üzerinde tecelli ediyor olmasındandır. Çünkü o varlık, ALLAH'TAN BİR RUH OLARAK YARATILMIŞTIR; DOLAYISIYLA ALLAH'TAN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR VE ALLAH, GİZLİNİN GİZLİSİNE DAHİ HAKİMDİR.

Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. HER NEREDE İSENİZ, O SİZİNLE BERABERDİR, Allah, yaptıklarınızı görendir. (Hadid Suresi, 4)

Müvekkile göre insan, Allah'ın ruhu ile var olduğu için, bir tecelliden ibaret olduğu için, ALLAH HEP ONUNLA BERABERDİR. Her nereye gitse Allah yanındadır. Ne konuşsa Allah bilmektedir. Ne yapsa, Allah ona şahittir. Bu, insanın Allah'tan bağımsız bir varlık olmadığı gerçeğinden dolayı böyledir.

Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûlü’ne icabet edin. Ve BİLİN Kİ MUHAKKAK ALLAH, KİŞİ İLE KALBİ ARASINA GİRER ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız. (Enfal Suresi, 24)

Müvekkile göre, Allah'ın, kişi ile kalbi arasına girmesi, o varlığa hakim olmasındandır. Allah'ın yarattığı varlık, Allah'ın Kendi mutlak Varlığına ait bir yansımadır. Zaten tecellinin anlamı budur. Müvekkile göre insanın kendine ait müstakil varlığı varmış gibi düşünmesi büyük bir yanılgı olur. Tüm benlik, tüm beden gibi, Allah'a aittir.

Onlara (bütün olup bitenleri) tam bir bilgi ile elbette anlatacağız. ZATEN BİZ ONLARDAN HABERSİZ DEĞİLDİK. (Araf Suresi, 7)

Allah'ın her şeyden haberdar olması, tüm varlıkları Kendi benliğinden yaratmış olması nedeniyledir. Allah, kainatta var olmuş ve varlığını sürdüren her canlıya ve her cansıza hakimdir.

Tevrat'tan, Allah'ın Her Yerde Olduğu ve Her Şeyin O'nun Tecellisi Olduğuna Dair İzahlar

Müvekkile göre, Tevrat'ta ve Musevi kaynaklarda, tüm varlıkların Allah'ın bir tecellisi olarak yaratıldıkları kavramı açık bir şekilde izah edilmektedir.

Konuyla ilgili bazı Tevrat pasajları şu şekildedir:

Musa şöyle karşılık verdi: “İsrailliler'e gidip, ‘Beni size atalarınızın Tanrısı gönderdi’ dersem, ‘Adı nedir?’ diye sorabilirler. O zaman ne diyeyim?”

Tanrı, “BEN BEN'İM” dedi, “İsrailliler'e de ki, BENİ SİZE BEN BEN'İM DİYEN GÖNDERDİ. Mısırdan Çıkış, (3:13-14)

Müvekkile göre buradaki ifade, tüm varlıklarda tecelli eden ve her şeye hakim olan Allah'ın varlığını simgelemektedir. Allah, kainattaki tüm varlıkların kendisine ait birer yansıma olduğunu belirtmekte ve tüm varlıkların benliklerinde, sürekli ve devam eden Varlığını göstermektedir.

Ortaçağ'ın tartışmasız en önemli Musevi düşünürlerinden Maimonides (Rambam, İbn Meymun), Dalâletin Rehberi (Moreh Nevukhim/Delâletü’l-Hâirîn) adlı eserinde, bu ifadeyi, ALLAH'IN MUTLAK VARLIK SIFATI olarak yorumlar. Bu yoruma göre, "Allah'ın özü, yalnızca var olmaktır; O’nun varlığı zorunludur. O, başka hiçbir şeye bağlı değildir."[1]

Buradaki açıklamada Maimonides, Allah'ın üzerinde, “öz” ile “mevcudiyet”in aynı şey olduğunu, bu nedenle O’nun varlığının zorunlu (vâcibü’l-vücûd) olduğunu, tüm varlıklar üzerinde var olduğunu açıkça söyler.

Allah, “Ben, Ben’im” diyerek, “Ben her yerde, her zamanda varlığın kaynağıyım” diye belirtir.

Tanrı, “KENDİ SURETİMİZDE, KENDİMİZE BENZER İNSAN YARATALIM” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.”

TANRI İNSANI KENDİ SURETİNDE YARATTI, ONU TANRI’NIN SURETİNDE YARATTI. Onları erkek ve dişi olarak yarattı. (Yaratılış 1:26-27)

Konuyla ilgili Musevi kaynaklardaki tefsirlere göre, yukarıdaki Tevrat pasajı, Çıkış bölümündeki "Ben Ben'im" ifadesiyle birlikte değerlendirildiğinde, "İnsan, Allah'ın Benliğinden bir yansıma taşır" anlamına gelmektedir. Bir başka deyişle insan, Kuran'da belirtildiği gibi, Allah'tan bir ruh ile yaratılmıştır. Yani O'nun tecellisidir.

Kainatta, Allah'ın varlığından kaynaklanan yansımalar, görüntüler ve tecelliler söz konusudur. Temelde, ALLAH'IN VARLIĞI DIŞINDA HİÇBİR ŞEY YOKTUR. Yaratan ve yaratılan Tek ve Bir'dir. Hepsinin varlığı, Allah'a aittir.

TANRI’NIN NEFESİ İNSANI CANLI KILDI.” (Yaratılış 2:7)

Kuran'da bildirilen, Allah'ın Ruhundan üfleyerek insanı yarattığı gerçeği, Tevrat'ta bu pasaj ile açıklanmıştır. Müvekkilin izahlarına göre Allah, insana Kendi Ruhundan üflemiş, onu canlı kılmış ve onu Kendi tecellisi olarak yaratmıştır. Yani insan, Allah'ın iradesiyle var olan, Allah'ın ruhundan üfürerek var ettiği bir yansımadır.

Bunları yapıp gerçekleştiren,

Kuşakları başlangıçtan beri çağıran kim?

BEN RAB, İLKİM; SONUNCULARLA DA YİNE BEN OLACAĞIM.” (Yeşeya 41: 4)

Müvekkile göre, Tevrat'taki bu pasaj ile ALLAH, TÜM VARLIKLAR ÜZERİNDEKİ HAKİMİYETİNİ, ZAMANSIZLIĞINI, HER AN HER ŞEYE HAKİM OLDUĞUNU, HER AN HER YERDE OLDUĞUNU, İLKTE DE SONDA DA TÜM VARLIKLARI KENDİ TECELLİSİ OLARAK YARATTIĞINI belirtmektedir.

Sonuç:

Müvekkil şu önemli hususu, önemle ve sürekli hatırlatmaktadır. Tüm insanlar, adeta bir SİMÜLASYONUN İÇİNDE, beyinlerinde oluşan GÖRÜNTÜLERİ İZLEYEREK bir yaşam sürmekteler. 5 duyu ile ulaşabilen ve dış dünya olarak adlandırılan şeyler, aslında sadece görüntü olarak yaratılır. İnsanın, izlediği bu görüntülerin dışına çıkması ise MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Müvekkile göre, tüm bu görüntüleri bizim için yaratan ve ruhumuzda izlettiren Allah'tır. Allah, bu kusursuz, 3 boyutlu görüntülerden oluşan dünyayı, Kendi Varlığının bir tecellisi olarak yaratmıştır. O'NUN VARLIĞININ DIŞINDA BİR VARLIK YOKTUR; OLMASI DA MÜMKÜN DEĞİLDİR. O'nun sonsuzluğu, tüm varlıklara hakim olması, tüm varlıklarda VAR OLMASI demektir. Allah, tüm kainata hakimdir; kainattaki her şeyi, KENDİ VARLIĞINDAN YANSIMALAR şeklinde yaratmıştır.

Bu gerçek, Kuran'da da Tevrat'ta da çok önemli izahlar ve işaretlerle açıklanmıştır. Bu gerçeklere rağmen maddenin var olduğunu savunmak veya kendine bir benlik atfetmek, müvekkile göre, Allah'ın bu kanununa da, bilimsel gerçeklere aykırıdır.

Müvekkile göre bu gerçek, başlı başına dünyanın ve imtihanın sırrını anlamak için yeterlidir. Müvekkil, Allah'a ait bir varlık olduğunu bildiğinden, görüntülerden oluşan bir dünyada yaşadığına emin olduğundan, içinde bulunduğu zorluk ve imtihan ortamını tevekkül ve sabırla izlemektedir. Her detayın, izlediği görüntüler içinde özel olarak yaratıldığını bilmektedir. Etrafındaki kişilerin, olayların, mahkemelerin, kumpasların ve tüm bunların uygulayıcılarının, sadece o görüntünün birer parçası olduğunun farkındadır. Dolayısıyla, önem atfettiği konular bu görüntüler değil, SADECE ALLAH'TIR.

Bu gerçeklerin bilinmesinin, insanların tümünde bu bakış açısını geliştireceğini bildiğinden, müvekkil, bu önemli konunun herkese ulaşmasını istemektedir.

Müvekkilin konuyla ilgili fikirlerini takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.25.10.2025

[1] Maimonides, Moreh Nevukhim / Delâletü’l-Hâirîn, I. Bölüm, 57. Fasıl (I:57)

Yorum Gönder

0 Yorumlar