Son Yayınlar

6/recent/ticker-posts

Adnan Oktar'dan Duyurudur; "Kadın Cinayetlerini Durdurabilirim"

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2019 yılı raporuna göre 2019'da işlenen 474 kadın cinayetinden 115'i şüpheli olarak kayıtlara geçmiş ve suçluları bulunamamıştır. 2020 yılı raporuna göre Türkiye'de 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş ve 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur; toplam sayı 471'dir. 2021'de 280 kadın cinayeti, 217 şüpheli ölüm vakası, toplamda 497; 2022'de 334 kadın cinayeti, 245 şüpheli ölüm, toplamda 579; 2023'te 315 kadın cinayeti, 248 şüpheli ölüm, toplamda 563 kadın öldürülmüştür.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, 2024 yılı en çok kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümünün gerçekleştiği yıl olmuştur. Platformun verilerine göre geçtiğimiz yıl 394 kadın cinayeti ve 259 şüpheli ölüm gerçekleşmiştir. Yani 2024 yılında toplamda 653 KADIN ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR. Bu cinayetlerin yüzde 71'i kadınların eşleri, babaları, boşandıkları ya da boşanmaya çalıştıkları ERKEKLER tarafından gerçekleştirilmiştir.

Bu veriler, platformun veri toplamaya başladığı 2010 yılından bu yana kayda geçen EN YÜKSEK rakamlardır.[1]

Gitgide artan bu cinayetler ile ilgili sürekli olarak cezaların artırılması talepleri gündeme gelmekte, bunun çözüm olacağı düşünülmektedir. Oysa -istatistiklerle de doğrulandığı kadarıyla- ceza artırımı bu konuda hiçbir çözüm getirmemektedir. Bir kadını öldürmeyi göze almış, bunun için planlar yapmış, hatta bu eyleminin sonunda kendisini de öldürmeyi planlamış bir insanı, daha fazla ceza ile durdurmanın mümkün olmayacağı açıktır; keza, pratikte de mümkün olmamaktadır.

Nitekim, cinayet ve suç oranlarının oldukça düşük olduğu İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde kasten adam öldürme suçunun cezası, 6 ila 10 yıl arasındadır. Anlaşılabileceği gibi, BİR İNSANI, İNSAN ÖLDÜRMEKTEN ALIKOYAN ŞEY, CAYDIRICI CEZALAR DEĞİLDİR. Bunun önlenmesi için, ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ gerekmektedir.  

Müvekkil, oldukça uzun bir zamandır, kendisine bir imkan verilmesini, kadın cinayetlerini mutlak surette durduracağını belirtmektedir. Bunun için cezaevinden çıkmak gibi bir talebinin olmadığını ama çeşitli görüşmeler yapmasının sağlanmasını ve fikir ve görüşlerinin uygulanır hale getirilmesini istemektedir.

Müvekkil, CİNAYETLERİN, özellikle KADINA YÖNELİK olarak işlenmesinin ideolojik sebeplerini çok iyi bilmekte ve "kadını öldürme" fikrini ortadan kaldıracak bir stratejiyi esas almaktadır. Bunun için öncelikle;

  • Kuran dışı din geliştirip mevzu (sahte) hadislerle bir din oluşturan bağnazların
  • Kadını aşağı ırk olarak kabul eden Darwinist mantığın

kadına yönelik ürkütücü zihniyetini hedef almak gerektiğini belirtmektedir.

Hem Bağnazlar Hem Darwinist-Komünistler Kadını Nasıl Değersizleştirdiler?

Müvekkile göre, hem bağnaz hem de Darwinist zihniyetin bir kısım temsilcileri, aslında KADININ TÜMDEN YOK OLMASINI İSTEYEN nefret dolu bir ruh hali içinde olduklarından, günümüzde yaşanan kadın cinayetlerini normal, hatta kimi zaman GEREKLİ görmekte; bir kısmı da BUNU DOĞRUDAN UYGULAMAKTADIR. Geçmişte kadını taşlayarak öldürenlerin geleneğini devam ettirmekte, şu anda da silahla, bıçakla, yüksekten atarak, yakarak öldürme yolunu seçmektedirler.

Yukarıdaki istatistiklerde de görülebileceği gibi, öldürülen kadınların büyük bir kısmı boşanan ve boşanmak isteyen kadınlardır ve FAİLLERİ HEP ERKEKTİR. Bu cinayetlerin genellikle kocalar, eski kocalar, eski erkek arkadaşlar tarafından gerçekleştiriliyor olması zaten burada bahsini ettiğimiz bağnaz zihniyetin uygulandığını teyit eder niteliktedir. Erkeğin, kadından sadece şüphelenmesi bile yeterli olmakta, erkek kendince hüküm verecek gücü kendisinde bulmakta ve şüphelendiği kadını bir çırpıda öldürebilmektedir. Bu kadar kolay karar verip harekete geçebilmesinin tek nedeni, KADINI DEĞERSİZ GÖRMESİDİR.

Kadını değersizleştiren bağnaz ve Darwinist zihniyetin bakış açısındaki çarpıklığı inceleyelim:

1.  Bağnazlık nedeniyle kadın nefreti:

Dünya çapında İslam adı altında uygulanmakta olan, ancak Kuran ile bağdaşmayan, büyük ölçüde mevzu (sahte) hadisler üzerinden kurgulanan muhafazakar bağnaz İslam inancı, zaten kadını ikinci sınıf vatandaş gibi gören, hatta kadını aşağılamak bir yana, YOK ETME ARZUSU ile şekillenen sahte bir inançtır. Bu inanç, Kuran'a aykırıdır. Bu inancın din adı altında dünyada yaygın oluşu, özellikle Müslüman toplumlarda kadına bakış açısını da şekillendirmiş ve söz konusu toplumlarda, kadını, AŞAĞILANMASI, ERKEĞE KÖLE OLMASI GEREKEN, KAPATILMASI, YASAKLANMASI, SUSTURULMASI, İKİNCİ PLANA ATILMASI GEREKEN bir insan görünümüne sokmuştur. Tüm bu sebeplerden dolayı bu toplumlarda, kadına sevgi ve saygı gelişmesi mümkün olamamaktadır.

Sayısız mevzu hadis ile aşağılanmış olan kadınlar, söz konusu erkekler tarafından alabildiğine değersiz görülmekte, erkeklere hizmet etmesi gereken birer META olarak kabul edilmekte ve bunun sonucu olarak da değersiz bir varlık statüsünde olan kadının dövülmesi, aşağılanması veya öldürülmesi bu çevreler tarafından çok büyük sorun teşkil etmemektedir.

İslam adına ekranlarda boy gösteren bir kısım alimlerin bu konudaki açıklamaları da, bu vahim durumu desteklemekte ve yaygınlaştırmaktadır.

Nurettin Yıldız:


Yusuf Kavaklı:

Cübbeli Ahmet Hoca:

 

MEMRİ TV – Ortadoğu Medya Araştırma Enstitüsü TV kanalı

Sunduğumuz görsellerle ilgili müvekkilin çok defa yaptığı açıklamaları önemle hatırlatalım: KURAN'DA KADININ DÖVÜLMESİ ŞEKLİNDE BİR EMİR ASLA GEÇMEMEKTEDİR. Kadının dövülmesi iddiasına dayanak olarak gösterilen fiil "darabe" fiilidir. Nisa Suresi 34. ayetteki darabe fiili, uzaklaştırmak manasındadır.

Müvekkilin, 7 Ocak 2017 tarihli A9 TV canlı yayınındaki açıklamaları şu şekildedir:

Sn. Adnan Oktar'ın 7 Ocak 2017 tarihli A9 TV canlı yayınından:

Adnan Oktar: "Kadın dövmek haramdır. Kadını dövün demiyor Cenab-ı Allah. Diyor ki "Önce uyarın. Olmazsa yataklarınızı ayırın." Bunu kadın da yapabilir. "Yataklarını ayırdığı halde yine olmuyorsa EVDEN UZAKLAŞTIRIN." Mesela annesinin evine götürün, yahut babasının evine götürün. "Yine olmuyorsa hakem oluşturun; iki taraftan hakem insanlar getirin. Sizi bir araya getirip konuştursunlar, aranızı bulmaya çalışsınlar. Yine olmuyorsa boşanırsınız." diyor Allah. DÖVME DİYE BİR ŞEY YOK. İslam'ı karmakarışık yapmışlar. Kadın dövme diye bir şey yok. KURAN'DA BÖYLE BİR ŞEY BULAMAZSIN, YOK. İslam'a iftira var, Kuran'a iftira var. Şeytan oyun oynuyor. İslam'ı çökertmek için oyun oynuyor. Allah'ın tek dinini, hak dini ortadan kaldırmaya uğraşıyor şeytan. Buna müsaade etmeyeceğiz."

2.  Darwinizm Nedeniyle Kadın Nefreti:

İkinci en büyük veba olarak nitelendirilecek akım, yine dünya çapında dayatma yöntemi ile yaygınlaştırılmış olan Darwinizm'dir. Tüm canlıların birbirinden türediği, insanın hayvana benzer bir sözde ortak atadan geldiği iddiasının çıkış noktası olan Darwinist ideoloji, insanı, daha baştan tesadüflerle var olmuş bir hayvan olarak kabul ederek, İNSAN DEĞERİNİ YOK ETMİŞTİR. Canlıların hayatta kalabilmek için sahip oldukları avlanma, saldırı gibi içgüdüsel özelliklerini de insana bahşederek, "güçlü olan ayakta kalır" felsefesini insanlara uyarlamış ve insanların birbiriyle sürekli ÇATIŞMA, KAVGA içinde olduğu, ÇIKARCILIK VE EGOİSTLİK içinde yaşadığı bir ÇEKİŞME, NEFRET VE KAOS ortamının oluşması gerektiğini savunmuştur. Dünyadaki tüm çatışma ve savaşlar, temelde bu zihniyetin ürünüdür. İnsanı hayvanlaştıran ve insanın, hayatta kalabilmek için başkalarını yok etmesi gerektiğini savunan bir ideolojinin oluşturduğu dünya, alabildiğine acımasız ve adaletsiz bir dünya olmuştur.

Kadınlar söz konusu olduğunda, Darwinizm'in sahte ana fikri olan "aşağı ırk" düşüncesi yoğun olarak kendini göstermektedir. Darwinist ideolojinin mimarı olan DARWİN'İN BİZZAT KENDİSİ, kadını, BİR KÖPEKTEN DAHA İYİ, OYALANACAK BİR NESNE olarak nitelendirmiş ve onu gelişimini tamamlamamış sözde evrimsel safha olarak tanımlamıştır.

Darwin ve bu fikri geliştiren diğer Darwinistlerin bazı açıklamaları konuyu yeterince anlatmaktadır:

Charles Darwin'in kadının aşağı ırk olduğuna dair sözleri:

"…erkekler birçok konuda kadınlardan KESİNLİKLE ÜSTÜNSE, erkekteki ortalama zihni gücün kadınınkinden yüksek olması gerektiği sonucunu da çıkarabiliriz.”[2]

Devamlı arkadaşlık (yaşlılıkta bile süren bir arkadaşlık), SİZİNLE İLGİLENECEK BİRİ –BİR KÖPEKTEN DAHA İYİ OYALAYABİLECEK- EV VE EVİN SORUMLULUKLARINI ALACAK BİRİ…”[3]

Cenevre Üniversitesi’nde doğa tarihi profesörü olan evrimci ve materyalist Carl Vogt’un kadınlar hakkındaki fikirleri:

KADINLARIN DİŞİLERİ, ERKEKLERDEN ÇOK AŞAĞI, HAYVAN TÜRLERİNE DAHA YAKINDIR. Bu nedenle eğer standart olarak kendimize bir kadını alacak olsaydık, daha çok maymun benzeri özelliğe rastlardık.”

"…KADIN, ÇOCUK VE BUNAK BEYAZ, YETİŞKİN BİR ZENCİ İLE AYNI ZİHİNSEL ÖZELLİKLERE VE KİŞİLİĞE SAHİPTİR."[4]

Görülebildiği gibi evrimci Vogt, özellikle kadınları ve zencileri aşağılamak için çaba göstermiş ve kadın ve zencilerin zihinsel özelliklerini ve kişiliklerini aşağı düzeyde göstermeye çalışmıştır. Oysa müvekkilin her zaman belirttiği gibi, KADINLAR; OLDUKÇA DETAY DÜŞÜNEBİLEN, İNCE AYRINTILARI MÜKEMMEL ŞEKİLDE ANALİZ EDEBİLEN, çoğu zaman erkeklerden çok daha ZEKİ VE İNCE DÜŞÜNCELİ özel varlıklardır. Aynı şekilde pek çok siyahi insan, beyaz ırktan çok daha büyük zeka örnekleri göstermekte, çok daha büyük başarılar elde etmekte, ilim kürsülerinin liderliğini yapmaktadır. Vogt'un sahte Darwinist zihniyeti ayakta tutmak ve "aşağı ırk" safsatasına kendince delil uydurmak için yaptığı bu yorumlar, kendi döneminde kadınların ve zencilerin aşağılanması için sahtekarca kullanılmıştır.

Vogt daha da ileri gitmiş ve kadınların erkeklerden çok, aşağı hayvanlara daha yakın olduklarını öne sürmüştü. Vogt'a göre, kadın, evrimi erken durduğu için "gelişimi engellenmiş bir erkekti".[5]

Darwin’in takipçilerinden evrimci sosyal psikolog Gustave Le Bon kadınlar hakkında şöyle yazmıştır:

“Kadınların beyinleri erkeklerden çok gorillerin beyinlerine yakındır. Kadınlardaki aşağı ırk olma o kadar belirgindir ki, hiç kimse doğruluğu hakkında bir an bile tartışmaz; yalnızca derecesi tartışmaya değerKadınlar insan evriminin en aşağı formunu temsil ederler ve yetişkinlerden ve medeni erkeklerden çok çocuklara ve vahşilere daha yakındırlar. Vefasızlıkta, tutarsızlıkta, düşünce ve mantık eksikliğinde ve sebep yetersizliğinde üstündürler. Hiç şüphesiz ortalama bir erkekten daha üstün olan kadınlar mevcuttur, ama bunlar doğuştan çirkin olan istisna şeylerdirler. Örneğin iki kafalı bir goril gibi; sonuç olarak onları tamamen göz ardı edebiliriz.”[6]

Tüm bu sözler, Darwinist anlayışın kadınlara nasıl baktığını göstermek amacıyla bir delil niteliğinde verilmiştir. Zaten Darwinist felsefe, temelinde insana bu bakış açısı içindedir ve bu felsefe, orta okul sıralarından itibaren çocuklara, sanki bilimsel bir gerçekmiş gibi anlatılmakta, hatta müvekkilin deyimiyle, OKULLARDAKİ BU ESARET, DARWİNİST DİKTATÖRLÜK TARAFINDAN KONTROL ALTINDA TUTULMAKTADIR. İnsanlara böyle bir yalanın diktatörlük yoluyla dayatılması, birbirlerini birer hayvan olarak gören insanların tahammülsüzlüğünü, sevgisizliğini, nefretini, öfkesini ve nihayetinde cinayetleri, savaşları, saldırıları beraberinde getirmiştir. Allah'a karşı hiçbir sorumluluğu olmadığını düşünen ve karşısındakini gelişmemiş bir hayvan olarak gören bir zihniyetin, bir kadını katletmesi, son derece kolaylaştırılmıştır.

Her iki ideoloji de sahtedir:

Burada belirtilmesi gereken en önemli husus, özellikle kadını aşağı bir varlık olarak gören her iki ideolojinin de SAHTE olmasıdır. Müvekkilin, yıllardır ideolojik anlamda hem bağnazlık hem de Darwinizmle bir mücadele içinde olmasının temel sebebi budur. Bu sahte ideolojiler ortadan kalktığında ve Kuran'daki insana ve özellikle kadına değer veren anlayış yeryüzüne yerleştiğinde, kadın cinayetlerinin hemen son bulacağı izahtan varestedir. İşte bu sebeplerle, bu sahte ideolojilere karşı müvekkilin başlattığı mücadele devam ettirilmelidir.

Şayet bu mücadele devam ettirilmez ve Kuran'daki temel sevgi anlayışı hakim edilmezse, onun yerine bu zihniyetler körüklenmeye devam ederse, bu cinayetleri işleyenler cinayet işlemekte hiçbir sakınca görmeyecek, şiddet şiddeti doğuracak, "doğa kanunları" diyerek güçlünün zayıfı yok edip ayakta kalma safsatası toplumsal hayata geçirilecektir. (Doğadaki fedakarlık örnekleri, Darwinistlerin "güçlü olan hayatta kalır" iddiasını ortadan kaldırmıştır)

Şunu önemle belirtelim ki, müvekkilin, buradaki izahlarda adı geçen görüş, fikir ve ideolojilerin sahiplerine yönelik hiçbir olumsuz bakış açısı bulunmamakta, kendisi, tüm inanç temsilcilerine sevgi ve saygı duymaktadır. Buradaki anlatımlar, sadece, müvekkilin fikren karşı olduğu ideolojilere karşı eleştiri mahiyetindedir.

Müvekkil, Tüm Bunlara Çözüm Getirmiştir, Şu Anda da Getirebilir

Çok iyi bilindiği gibi müvekkil, özellikle kadının Kuran'daki yerini anlatmanın çok üzerinde durmuş ve bağnazların kadını ikinci sınıf gören mantığını ortadan kaldırmıştır. KADININ DÖVÜLMESİ DİYE BİR HÜKMÜN KURAN'DA OLMADIĞINI ayet açıklamalarıyla göstermiştir. Allah'ın Kuran'da kadına verdiği değeri ayetlerle anlatmıştır. KURAN'DA KADININ ÇİÇEĞE BENZETİLDİĞİNİ, DEĞERLİ KILINDIĞINI, ÖZGÜR VE ÇOK KIYMETLİ olduğunu, bir SULTAN olarak tarif edildiğini ayetlerle izah etmiştir. Kadını taşlayarak öldürme, evin penceresinden dışarı dahi baktırmama, söylediğinin tersini yapma, eve kapatma, dövme, aşağılama, arkadan yürütme, kapatma, yasaklama gibi bağnazlara ait zihniyetlerin tamamının MEVZU HADİSLERE DAYANAN YALANLAR olduğunu ispat etmiştir.

İnsanların ALLAH'I SEVEBİLECEKLERİNİ, KAİNATIN SEVGİ İÇİN YARATILDIĞINI, KURAN'DA SEVGİNİN TARİFİNİN YAPILDIĞINI VE ALLAH'IN SEVGİ İSTEDİĞİNİ, tüm insanların Allah'a dayanarak ve birbirlerini severek yaşayabileceklerini, hiçbir inancın veya şahsın düşman olamayacağını Kuran'dan delillerle göstermiştir. İnsanlar, İslam dininin GÜZELLİK VE FERAHLIK sunan, BARIŞ İSTEYEN, SEVGİYİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREN, DEMOKRAT, ÖZGÜRLÜKÇÜ VE AYDIN, DİPDİRİ VE CAPCANLI, KALPLERİ MUTMAİN EDEN bir din olduğunu anlamışlardır. Böyle bir dinin hakim olduğu bir toplumun barışçıl ve sevgi üzerine kurulu olabileceğini ve her şeyden önce bunun mümkün olabileceğini kavramışlardır.

İşte bu nedenledir ki, müvekkilin, bağnazlığın karanlık yüzünü, Darwinizm'in yalan felsefesini çürütmesi, İslam dininin gerçeğini insanlara tüm açıklığıyla sunması, toplumun BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMİŞ, topluma bir UMUT IŞIĞI EKMİŞ ve insanların BİRBİRLERİNİ VE ÖZELLİKLE KADINLARI DEĞERLİ GÖRMESİNİ sağlamıştır.

Dikkat edilirse kadın cinayetlerinin, toplumsal cinayetlerin, intiharların artış göstermeye başladığı tarih, tüm kurumlar tarafından 2018 YILI OLARAK GÖSTERİLMEKTE, son 7 yılda artış olduğuna dikkat çekilmektedir. Müvekkilin yokluğunda bu sayıların artış göstermesini önemli görmek gerekmektedir.

İşte tüm bu nedenlerle kimse, müvekkil ve arkadaşlarının cezaevinde bulunmalarını, faaliyetlerinin durdurulmuş olmasını marifet olarak görmemelidir. Bunun bedeli büyük olmuştur.

Sonuç: Müvekkilin Çağrısı

Müvekkil, bu duruma çözüm üretmek istemekte ve cezaevinden çıkma gibi bir amacının olmadığını ama cezaevi şartlarında dahi olsa, kendisine, İNSANLARA ULAŞABİLECEĞİ BİR İMKANIN SAĞLANMASINI, YÖNLENDİRİCİ FİKİRLERİNİN HAYATA GEÇİRİLMESİNİ, KİTAP VE BELGESELLERİNİN SERBEST BIRAKILMASINI talep etmektedir.

Bu şekilde müvekkil, yıllardır hiçbir çözüm bulunamayan, hatta çözüm üretilemeyen, bu nedenle de gün geçtikçe çok daha fazla artış gösteren, artık önüne geçilemez bir hal alan KADIN CİNAYETLERİNİ DE DURDURABİLECEĞİNDEN EMİNDİR. Toplumu, şu anki halinden yani nefret toplumundan sevgi toplumuna çevirebilmek, müvekkile göre, yine KURAN AYETLERİ ışığında mümkündür. Müvekkil bunu, kitaplarının dağıtıldığı ve yayınlarının gerçekleştiği dönemde BAŞARMIŞ, pek çok ATEİST, DEİST, ÜMİTSİZ, SEVGİSİZ GENCE YOL GÖSTERMİŞ, onlar için ÜMİT IŞIĞI OLMUŞTUR. Müvekkilin yayınlarını gerçekleştirdiği dönemde DİNDARLIK ORANINDAKİ ÇOK CİDDİ ARTIŞ bunun en net delilidir.

Aynı durum suç oranları için de geçerlidir. Müvekkil, Kuran'dan yapılacak olan etkili açıklamaların, topluma sevgi getirecek anlatım ve uygulamaların, çok büyük değişikliklere yol vereceğinden emindir. Allah'ın dilemesiyle bunu başaracağından da emindir. MÜVEKKİL, BU KONUDA YILLARDIR DOĞRU YÖNTEMİ KULLANMAKTA, BU YÜZDEN DE ETKİLİ OLMAKTADIR. Şu anda da kullanacağı yöntemler, aynı şekilde etkili olacaktır.

İşte bu nedenle, MÜVEKKİLE, TALEP ETTİĞİ ŞEKİLDE İMKANLAR SUNULMALI VE KADIN CİNAYETLERİNİ SONA ERDİRMESİNE İMKAN TANINMALIDIR.

Müvekkilin bu mühim hususta yapmış olduğu bu önemli çağrıyı takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.15.08.2025 

[1] https://www.bbc.com/turkce/articles/ced87ln92zno
[2] Charles Darwin, Seksüel Seçme, Onur yayınları, Nisan 1977, Birinci Baskı, Çeviren: Öner Ünalan, s. 465
[3] Charles Darwin, The Autobiography of Charles Darwin 1809-1882 (Ed. by Nora Barlow), New York: W. W. Norton & Company, Inc., 1958, s. 232-233
[4] Carl Vogt, Lectures on Man: His Place in Creation, and the History of Earth, edited by James Hunt, London: Paternoster Row, Longman, Green, Longman, and Roberts, 1864, xv, 192 
[5] Stephanie A. Shields, "Functionalism, Darwinism, and the Psychology of Women; A Study in Social Myth," American Psychologist, no. 1 (1975): 749 
[6] Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, New York: W. W. Norton & Company, 1981,s.104,105