
Müvekkil Adnan Oktar, çok uzun bir süredir önemli bir konuya dikkat çekmekte ve bir türlü çözüm üretilemeyen İsrail-Filistin savaşına çözüm getirebileceğini ısrarla belirtmektedir. Müvekkil, Ortadoğu'da çok ciddi bir vahşet yaşandığını, bunun durdurulamadığını, Müslümanların boş yere kanının aktığını ve akmaya devam ettiğini, tüm dünyanın bu vahşete karşı aciz kaldığını belirtmekte; imkan verildiği takdirde, KENDİSİNİN BU SAVAŞI ÇOK KISA BİR SÜRE İÇİNDE DURDURACAĞINI ifade etmektedir. Müvekkil, bu konuda EMİN VE KARARLIDIR. Bunun sebebi, GEÇMİŞTE İSRAİL-FİLİSTİN, İSRAİL-İRAN ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIKLARI ÇÖZÜME ULAŞTIRAN YEGANE KİŞİ OLMASIDIR.
Bilindiği üzere İsrail bir din devletidir ve genellikle İsrail hükümetlerinin üzerinde karar yetkisi, daima hahamların olmuştur. Söz konusu hahamlar, Sanhedrin adı verilen Musevilerin en yüksek din ve yargı merkezinin temsilcisidirler. Sanhedrin'de, üst düzey yetkili hahamlar tarafından alınan kararlara, İsrail hükümetleri karşı koyamazlar. Onlar bu kararları kayıtsız şartsız kabul eder ve bu kararları hızlıca uygulamaya geçirirler. Müvekkil de, hahamların İsrail hükümetleri üzerindeki karşı konulamaz etkisini bildiğinden dolayı, yıllar boyunca İsrail ile ilgili meselelerde özellikle üst düzey hahamlar ile ve aynı zamanda hükümet yetkilileriyle görüşmeler yapmaya özen göstermiştir.
Müvekkil, İslam'ın ve ülkemizin çıkarına olan ve İsrail ile ilgili müdahale edilmesi gereken konularla ilgili olarak SİYASETLE VEYA DEMAGOJİYLE DEĞİL, SADECE KURAN VE TEVRAT AYETLERİYLE ve dini kaynakları esas alarak açıklama ve önerilerde bulunmuştur. Müvekkilin yıllar boyunca, nihai yetkiye sahip Sanhedrin hahamlarıyla ve İsrail Hükümeti'nden yetkililerle görüşmesi neticesinde de İsrail'in hükümet politikaları Müslümanların ve ülkemizin lehine şekillenmiştir.
Şu anda da böyle bir girişime ihtiyaç vardır.
2025 Mart Ayında Tekrar Başlayan İsrail-Filistin Savaşı Halen Sürüyor
Bilindiği gibi 2025 Ocak ayında bir ateşkes ile duran İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları, 18 Mart 2025 tarihinde tekrar başlamıştır ve halen devam etmektedir. Saldırılar sadece devam etmekle kalmamakta, sürekli artış göstermektedir. Savaş bölgelerinde insanlar, atılan füzelerle vahşice katledilirken, aynı anda AÇLIKTAN ÖLÜM vakaları yaşanmaktadır. Şehirler her geçen gün daha şiddetli BOMBALANMAKTA, caddeler, binalar, hastaneler YOK EDİLMEKTEDİR.


Tüm bunlar için ise sadece;
- Saldırıları yapan ülkeler kınanmakta,
- Günler süren, SONUÇSUZ diplomatik görüşmeler yapılmakta,
- Diplomatik görüşmelerde ASLA UYGULANMAYACAK, UYGULANSA DA FAYDA ETMEYECEK kararlar alınmakta,
- Saldırıya uğrayan, açlıktan ölen insanların görüntüleri haber gündemini oluşturmakta,
- Savaşların korkunçluğu hakkında köşe yazıları yazılmakta,
- Açık oturumlar düzenlenerek saldırıyı yapan ülkeler LANETLENMEKTE,
Ve YİNE HİÇBİR ÇÖZÜM GETİRİLEMEMEKTEDİR.

Üstte: Tüm ateşkes görüşmelerine rağmen İsrail'in 6 Ağustos 2025 tarihinde aldığı son karar
Hiç kimse, "ben bu işi çözebilirim" diye ORTAYA ÇIKAMAMAKTADIR.
Hiç kimse, "ben bunlar için şu çözümleri sunuyorum" diye bir ÖNERİDE BULUNAMAMAKTADIR.
Politik, diplomatik, sosyolojik yöntemler denenmekte; ancak HİÇBİRİ ÇÖZÜM OLMAMAKTADIR.
Politik, diplomatik yöntemler sürekli olarak denenmekte, ülkeler kendi aralarında görüşme ve değerlendirmeler yapmakta, diplomasinin bir çözüm olacağı düşünülerek hep aynı yöntemler kullanılmakta, fakat DİPLOMASİ ASLA ÇÖZÜM GETİRMEMEKTİR. Şimdiye kadar bu yöntem bir çözüm olmamıştır; bundan sonra da olmayacaktır.
Tüm bunların çözümlerinin oluşması için, ALLAH'IN İSTEDİĞİ YÖNTEMLERİN UYGULANMASI gerekmektedir.
Bunun yöntemi, TEVRAT VE KURAN’LA ANLATIM YAPILMASI ve özellikle "SEVGİ" KONUSUNUN, KUTSAL KİTAPLARA DAYANARAK AÇIKLANMASIDIR. Böyle bir konunun, sadece Kuran esas alınarak anlatılması elbette mümkündür; ancak Hristiyan ve Musevi toplumların da ikna edilmesi için, TEVRAT VE İNCİL'İN, KURAN HÜKÜMLERİNE AYKIRI OLMAYAN, DEĞİŞMEDEN KALMIŞ BÖLÜMLERİNİN ANLATILMASI gerekmektedir.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırı ihtimali olduğu dönemlerde müvekkil, Sanhedrin (Musevi yargı konseyi) meclisinden çeşitli baş hahamları ve İsrail hükümetini temsil eden Knesset'ten (İsrail Meclisi) çeşitli politikacıları defalarca stüdyoya, canlı yayına davet etmiş ve onları KURAN VE TEVRAT'TAN, BARIŞ VE SEVGİNİN GEREKLİLİĞİNE, AKSİNİN HARAM OLACAĞINA dair bölümler okumuştur. İSRAİL'İN GAZZE'YE VE İRAN'A SALDIRI GİRİŞİMLERİ, SAYISIZ KERE MÜVEKKİL TARAFINDAN BU YÖNTEMLE DURDURULMUŞTUR.
HİÇ KİMSE BU YÖNTEMLERİ DENEMEMEKTEDİR! Sevgiyle yaklaşarak, Kutsal Kitaplardan sevgiyi anlatarak, kişilerin, ülkelerin, milletlerin kalbine DOĞRUDAN ALLAH'IN SÖZLERİYLE HİTAP EDEREK bir çözüm yolu bulmaya yanaşmamaktadırlar. Oysa başvurulacak TEK ETKİLİ YÖNTEM budur. Müvekkile göre ALLAH, BUNDA BAŞARI SAĞLAYACAKTIR. Nitekim geçmişte bu ve benzer savaşları durdurmak, Allah'ın izniyle, bu yöntemlerle, MÜVEKKİLE NASİP OLMUŞTUR. Müvekkile göre, Allah'ın nasip etmesiyle şu anda da bu mümkün olacaktır.
Tevrat ve İncil'in, Bozulmadan Kalmış, Kuran Hükümlerine Aykırı Olmayan Bölümleri Dikkate Alınmalıdır
Müvekkil, bir kısım bağnaz-muhafazakarların, Tevrat ve İncil'i Allah'ın sözü olarak kabul etmemelerini, tümüyle tahrif edilmiş kitaplar olarak değerlendirmelerini oldukça sakıncalı bulmaktadır. (Tevrat ve İncil, bu yakıştırmalardan uzaktır) Tevrat ve İncil'in, tahrif edilmiş (değiştirilmiş, bozulmuş) bölümleri olmakla birlikte, hiç değişmeden kalmış ve Kuran hükümlerine aykırı olmayan bölümleri de bulunmaktadır. Zaten KURAN, KENDİNDEN ÖNCEKİ BU KİTAPLARI "DOĞRULAYICI" OLARAK İNDİRİLMİŞTİR. Müvekkil bu konuda, aşağıdaki ayetleri takdirinize sunmaktadır:
YANINIZDA OLAN (TEVRAT)I, DOĞRULAYICI OLARAK İNDİRDİĞİME (KUR'AN'A) İMAN EDİN; onu inkar edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca Ben'den korkun. (Bakara Suresi, 41)
De ki: "Cibril'e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten ONU (KİTAB’I), ALLAH'IN İZNİYLE KENDİNDEN ÖNCEKİLERİ DOĞRULAYICI ve mü'minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O’dur. (Bakara Suresi, 97)
O, sana KİTAB’I HAK VE KENDİNDEN ÖNCEKİLERİ DOĞRULAYICI olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti. (Al-i İmran Suresi, 3)
BUNDAN ÖNCE DE, BİR REHBER (İMAM) VE BİR RAHMET OLARAK MUSA'NIN KİTAB'I VAR. Bu da, zulmedenleri uyarmak ve ihsanda bulunanlara bir müjde olmak üzere KENDİNDEN ÖNCEKİ KİTAPLARI DOĞRULAYICI ve Arapça bir dil ile olan bir Kitap'tır. (Ahkaf Suresi, 12)
Allah, Tevrat'ı, İÇİNDE BİR HİDAYET VE NUR olarak indirdiğini belirtmektedir:
Gerçek şu ki, BİZ TEVRAT’I, İÇİNDE BİR HİDAYET VE NUR OLARAK İNDİRDİK. Teslim olmuş peygamberler, YAHUDİLERE ONUNLA HÜKMEDERLERDİ. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın Kitabı’nı korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, Ben'den korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır. (Maide Suresi, 44)
Allah, ayetlerinde, Kuran ile birlikte TEVRAT VE İNCİL'İN bozulmadan kalmış olan bölümlerinin "AYAKTA TUTULMASINI" istemiş ve bunu yapanların sayısız nimete kavuşacaklarını belirtmiştir.
Ve eğer onlar TEVRAT'I, İNCİL'İ ve KENDİLERİNE RABLERİNDEN İNDİRİLENİ (KUR'AN'I) AYAKTA TUTSALARDI, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür! (Maide Suresi, 66)
De ki: 'Ey Kitap Ehli, TEVRAT'I, İNCİL'İ ve SİZE RABBİNİZDEN İNDİRİLENİ AYAKTA TUTMADIKÇA HİÇBİR ŞEY ÜZERİNDE DEĞİLSİNİZ.' Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma. (Maide Suresi, 68)
Müvekkil, ayetlerin belirttiği şekilde, İncil ve Tevrat'ın, Kuran hükümlerine aykırı olmayan bölümlerini alarak, HRİSTİYAN VE MUSEVİ TOPLUMLARA YOL GÖSTERİCİ OLARAK KULLANMIŞTIR. Hristiyan ve Musevi toplumlar, ne zaman Müslümanlarla ya da birbirleriyle karşı karşıya gelseler, müvekkilin Kutsal Kitaplardan yapmış olduğu alıntılar, her zaman tarafları DOĞRU YOLA İLETİCİ olmuştur.
Elbette bu konuda, bu hatırlatmaları yapan kişinin samimiyeti, Allah'a güveni, imanı, yaşadığı ve sunduğu sevgi düzeyi, özverisi ve bu konuda Allah rızası için gösterdiği çaba da tarafların etkilenmesinde en büyük rollerden birine sahiptir. İşte bu nedenledir ki, bu çözümleri üretmek ve bunları hayata geçirmek, ancak ALLAH'IN NASİP ETMESİYLE mümkün olur.
Sonuç: Müvekkilin Çağrısı
Müvekkil bu vesileyle, TEKRAR AYNI ÇAĞRIYI YAPMAKTA, cezaevinden çıkmak gibi beklentisinin OLMADIĞINI tekrar yinelemekte, fakat KENDİSİNE BU MESELEYE ÇÖZÜM GETİRMESİ İÇİN İMKAN SUNULMASINI İSTEMEKTEDİR. Bu imkan;
- Belli bir mekanda belli kişilerle görüşmelerinin sağlanması
- Müvekkilin önerdiği yöntemlerin hayata geçirilmesidir.
Zaman ilerledikçe, bu felaketlerin daha vahim bir hal aldığı, bunların hiçbirine hiçbir çözüm getirilemediği, daha büyük felaketlere doğru gidildiği çok açık bir durumdur. Müvekkil, BU KONUDA BAŞARI SAĞLAYACAĞINDAN EMİN OLDUĞU İÇİN bu çağrıyı yapmaktadır. Daha fazla zaman geçmeden ve daha fazla kayıp vermeden, bu konuda müvekkilin talebinin dikkate alınması ve harekete geçilmesi en doğrusu olacaktır.
Müvekkilin bu mühim hususta yapmış olduğu bu önemli çağrıyı takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.
EKTE; İsrail-Filistin arasındaki anlaşmazlıkların ortadan kaldırılmasına dair, müvekkilin geçmişteki başarılarına dair birkaç örnek sunulmuştur.
EKLER
İsrail Hapishanelerinde Tutulan 200'den Fazla Filistinlinin Serbest Bırakılmasını Sağlayan Adnan Oktar'dır
2008 yılında bir İsrail askerinin Filistinli gruplar tarafından rehin alınmış ve bunun üzerine oluşan gerilim ve çatışmaların başlamıştır. Müvekkil, İsrail ve Filistin’den gelen heyetlerle görüşmüş, iki tarafı bir araya getirmiştir. Bu görüşmeler neticesinde İsrail hapishanelerinde tutulan 200’den fazla Filistinli tahliye edilmiştir. Büyük bir savaşa ve kan dökmeye doğru giden olayların sakinleşmesine vesile olmuştur.


İsrail'deki Beersheva Camii’nin Bahçesinde Şarap Festivali Düzenlenmesini Engelleyen Adnan Oktar'dır
2012 yılında İsrail’in Beersheva kentinden bulunan ve Osmanlı Dönemi’nden kalma Beersheva Camii’nin bahçesinde şarap festivali düzenlenmesi kararı alınmıştır. Bu durum haklı olarak tüm İslam aleminde rahatsızlık yaratmış bölgede gerilim bir kez daha çok yükselmiştir. Müvekkil İsrail devleti üzerinde etkin olan hahamlarla görüşerek bunun yanlışlığını izah etmiştir. Bu görüşmenin ardından İsrail cami avlusunda yapılacak olan şarap festivalini iptal etmiştir.
Adnan Oktar'ın 8 Eylül 2012 tarihli A9 TV canlı yayınından:
Adnan Oktar: 1 Eylül günü Başbakan Benjamin Netanyahu'ya mektubumuz gitti. 3 Eylül Pazartesi günü haham Nisim Zeev mektubumuzu Başbakan Netanyahu'ya bizzat iletti. Aynı şekilde 3 Eylül Pazartesi günü emekli yarbay ve istihbaratçı yani Mossad istihbaratçısı Dr. Mordechai Kedar başbakanlık ofisindeki arkadaşları aracılığıyla mektubumuzu başbakana iletti. Ayrıca bakan yardımcısı Eyüp Kara'ya da 3 Eylül Pazartesi günü yine ayrıca mektubumuz iletildi. Bizzat Beersheva Belediye Başkanını aradığını ve şarap festivalinin Müslümanları rencide etmeyecek bir yere taşınmasını istediğini bildirdi. Ayrıca Bakan Yardımcısı, mektubumuzu belediye başkanına ilettiğini ve sayın Adnan Oktar'la ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu kendisine açıkladığını ifade etti; yani BİZZAT BENİM RİCAM OLDUĞUNU BELEDİYE BAŞKANINA BELİRTMİŞ. Aynı günde telefon görüşmemizde Eyüp Kara’nın ricasını Belediye Başkanının kabul ettiğini, yani bizim ricamızı belediye başkanına iletmişti, KABUL ETTİĞİNİ SÖYLEMİŞ BELEDİYE BAŞKANI. Yahudah Berg'e de ayrıca söylemiştik, rica etmiştik. O da aynı şekilde devreye girdi. 4 EYLÜL GÜNÜ BELEDİYE BAŞKANI, FESTİVALİ, CAMİ AVLUSUNDAN UZAĞA TAŞIDIKLARINI BİLDİRDİ. Festival 5 Eylül’de yapılacaktı, bir gün öncesinde bu değişikliği yapma kararı aldılar.
Diyorlar ki işte falanca kişinin sözüyle falan… BİZİM SÖZÜMÜZLE OLDU. İSTERSENİZ GİDİN SORUN. Yıllardan beri yapılıyor, altı yıldır yapılıyor festival; öyle bir şey yok.
Moderatör: 3 Eylül'de kesin olarak değiştirme niyetinde değiliz diyorlar, 4 Eylül'de değiştiriyorlar.
Adnan Oktar: Daha önce de pek çok yazı çıktı, pek çok kişi konuştu, herkes konuştu, herkes diyeceğini dedi, hiçbir şekilde etkilenmediler. Her gazetede yazı çıktı, herkes sözünü söyledi, söylemeyen kimse kalmadı, herkes sözünü söyledikten sonra en son biz sözümüzü söyledik ve sözümüzü kabul ettiler. AYRICA TEYİDİ DE MÜMKÜN İSTERSENİZ GİDİP SORABİLİRSİNİZ. Birçok konuda vesile olduk, birçok konuda aracı olduk, birçok hayırlara vesile olduk Allah’a çok şükür. İran’la yapılacak olan savaşın da önüne geçtik Elhamdülillah. İsrail İran’a özellikle nükleer tesislerine ağır bombardıman düşünüyordu yani ani baskın şeklinde. Onu da rica ettik, onu da durdurdular Allaha şükür.
Şarap festivalinin başka yere taşındığına dair haberlere bakıldığında, haberlerin 4 Eylül 2012 tarihli olduğu dikkat çekecektir. Bu, aylardır tüm siyasilerin ısrarlarına rağmen geri adım atılmayan kararın, müvekkilin mektubunun 3 Eylül 2012 tarihinde Başbakan Netanyahu'ya ve ardından Beersheva Belediye Başkanı'na iletilmesinin HEMEN AKABİNDE alındığını göstermektedir.


Mavi Marmara Şehitlerimiz İçin, İsrail'i Tazminat ve Ardından Özür İçin İkna Eden Adnan Oktar'dır
2010 yılında Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinin saldırıya uğraması ve vatandaşlarımızın şehit edilmesi üzerine Türkiye-İsrail ilişkileri, Cumhuriyet tarihinin en gergin dönemlerinden birini yaşamıştır. Saldırının hemen ardından müvekkil, İSRAİLLİ HAHAMLARLA GÖRÜŞMELERE BAŞLAMIŞ, BU GÖRÜŞMELER BİRKAÇ KEZ TEKRARLANMIŞ ve uzun görüşmeler neticesinde İsrail -daha önce konuyu gündemine dahi almıyor olmasına rağmen- Türkiye’ye tazminat ödemeyi kabul etmiştir. Böylece iki ülke arasındaki gerginlik sona ermiştir.
Müvekkil Adnan Oktar'ın başlattığı bu yöndeki çalışmalar neticesinde İsrailli milletvekillerinden oluşan bir heyet Türkiye'ye gelmiş ve müvekkille görüşmüş, ardından milletvekilleri, A9 TV'de yayınlanan canlı yayın programına da katılarak müvekkil ile birlikte yapmış oldukları görüşmeler hakkında bilgi vermişlerdir. Bahse konu yayına katılan ve sonrasında ülkesine dönen İsrail milletvekili ve aynı zamanda İsrail ve Global Etik için Meclis Kurultay Başkanı Sayın Nissim Zeev, 20.08.2012 ve 21.01.2013 tarihinde Sayın Adnan Oktar'a hitaben iki ayrı mektup kaleme almış ve duyduğu minnettarlığı mektuplarında şöyle dile getirmiştir;
20.08.2012 tarihli mektuptan alıntıdır:
“İsrail heyeti ve uluslararası temsilciler adına, Ankara ve İstanbul’daki görüşmelere ev sahipliği yaptığınız için, size en derin takdirlerimizi ve minnettarlığımızı sunmak istiyorum. Konukseverliğiniz, fedakar çabalarınız ve muhteşem ekibinizin candan tutumu sayesinde ZİYARETİMİZ BAŞARILI GEÇTİ. İki ulus arasındaki diyalogu arttırma yönünde kesintisiz çabalarınız hayranlık uyandırıcı, her türlü desteğe ve takdire şayan.
Daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir dünya görüşünü benimsemek suretiyle, uluslarımız arasındaki birliği ve kardeşliği arttırmak ve ORTADOĞU VE DÜNYADA BARIŞI SAĞLAMAK İÇİN SİZİNLE ÇALIŞMAYA DEVAM ETMEYİ İSTİYORUZ.”
21.01.2013 tarihli mektuptan alıntıdır:
“İki heyet arasındaki toplantı ve stüdyoda yaptığımız program özellikle bu zorlu ve tehlikeli günlerde çok önemli. Ve bunun amacımızda bizi başarıya ulaştırması için dua ediyoruz.
Konuştuğumuz gibi bunu sizin kanalınızla takip etmek istiyoruz. Halklarımız arasında geleneksel ittifakı ve gerçek kardeşliği tekrar sağlayabileceğimiz günü iple çekiyoruz. BU BÜYÜK ÖLÇÜDE SİZİN CESARETİNİZ VE KARARLI ÇABALARINIZ VESİLESİYLE OLACAK.”
Bu gelişme üzerine ise bu kez 2 millet arasındaki gerginlik ve kırgınlıkların sona erdirilip, aradaki köklü dostluğun hızlıca onarılıp, eskisinden daha da güçlü bağlar kurulabilmesi için 8 Mayıs 2013’te Ankara ve 9 Mayıs 2013’te İstanbul'da 2 AYRI ULUSLARARASI KONFERANS düzenlenmiştir. Bu konferanslar ile birlikte müvekkilin davetlisi olarak İsrail'den gelen ve içerisinde milletvekilleri, hahamlar ve çeşitli üst düzey yetkililerin de bulunduğu resmi heyet, AK Parti, MHP ve CHP'li milletvekilleri ile görüşmeler yapmışlardır.
Söz konusu ziyaretler ve 2 ülke milletvekilleri ile önde gelenleri arasında gerçekleştirilen bu görüşmeler sonrasında ise; Türkiye'ye gelen İsrailli Heyetin Başkanı ve aynı zamanda İsrail ve Global Etik için Meclis Kurultay Başkanı ve İsrail milletvekili de olan Sayın Nissim Zeev, müvekkil Adnan Oktar'a hitaben 16.05.2013 tarihinde üçüncü bir teşekkür mektubu daha kaleme almış ve mektubunda müvekkile olan minnet ve teşekkürlerini şöyle ifade etmiştir:
“Hem kendi adıma hem de meslektaşlarım Milletvekili David Azoulay, Milletvekili Yizhak Cohen ve Bayan Şoşana Bekerman adına, İstanbul'da 9 Mayıs 2013 tarihinde düzenlenen konferansa ev sahipliği yaptığınız ve 8 Mayıs 2013'te de Ankara'da saygın TÜRK MİLLETVEKİLLERİ İLE BİZİ BULUŞTURDUĞUNUZ için derin takdirlerimizi ifade etmekten şeref duyuyorum.
TÜM TÜRK MİLLETVEKİLLERİ, ÇOK ÖNEMLİ VE MEVCUT DURUMDA HAYATİ OLAN BU TOPLANTILARA VESİLE OLAN ADNAN OKTAR BEY'E VE ARKADAŞLARINA TAKDİRLERİNİ İFADE ETTİLER. Bu minnettarlığın ifadesine bizler de katılıyoruz. TÜRK MİLLETİ İLE DOSTLUK BAĞIMIZI SİZİN REHBERLİĞİNİZDE YENİLEMEYE DEVAM ETMEYİ UMUYORUZ.
En derin hürmetlerimizi ve takdirlerimizi kabul edin.”
Müvekkil Adnan Oktar'a, gönderilmiş olan söz konusu mektupların görselleri aşağıda takdirinize sunulmaktadır:
Mektubun tercümesi
Mektubun tercümesi
Mektubun tercümesi
Tüm bu başarılı görüşmelerin sonucunda İSRAİL DEVLETİ, ÖNCE TAZMİNAT ÖDEMEYİ, SONRASINDA DA ÖZÜR DİLEMEYİ KABUL ETMİŞTİR.


Diplomatik görüşmeler esnasında özür dileme söz konusu dahi değilken, müvekkilin çabaları ile yapılan özel görüşmeler sonucunda ÖZÜR DİLEME MÜMKÜN OLMUŞTUR.


Tazminat ödeme aşamasından sonra müvekkilin, Mavi Marmara hadisesi nedeniyle İSRAİL'İN ÖZÜR DİLEMESİ konusundaki çabaları devam etmiş ve bu çabalar sonucunu vermiştir. Müvekkilin konuyla ilgili yapmış olduğu bir röportajı aşağıdaki gibidir:
Adnan Oktar'ın 23 Mart 2013 tarihinde A9 TV'de vermiş olduğu röportajdan bölümler:
ADNAN OKTAR: Yaratan Allah’tır, kullarını vesile eder. Birçok vesile vardır tabi, birçok sebep vardır. Birçok etkileyici neden olur, birçok etkileyici kurum, kuruluş olur, insan olur ama hakikaten bizlerin de emeği geçti. Yani bu aşikar…
Mesela bakın, İsrail İçişleri Bakanı’yla görüşmemiz oldu. Herhalde bir şeyler konuştuk, herhalde bir şeyler anlattık. Bir bildiğim var ki, daha önceden söyledim. Bu Mavi Marmara’yla ilgili “İsrail özür dileyecek” dedim, günler öncesinden, aylar öncesinden.
Ama biz sevgiyle yaklaştık, şefkatle yaklaştık. Sevgiyle, şefkatle İsrail’e yaklaşan kişileri bana bir göstersinler. Kim gerilim politikası izledi? Kim İsrail’le Türkiye’nin dostluğu için gayret etti? Bizim buradaki emeğimiz görülmeyecek gibi değil. Kıskanmaya gerek yok. Başka da yapan varsa, göreyim. Çok nadirdir. Genellikle kavga ruhu, düşmanlık gibi bir üslup bazı kişilerde oldu. Nefret politikası bazı kişilerde oldu. Yahudi deyince sanki böyle haşa şeytan görmüş gibi bir ruh hali birçok kişi de oldu. Biz bu fitneyi yatıştırmak için yoğun uğraştık.
Zaten sizin takdirinize de sunuyor değilim ben. Allah’ın takdir etmesi bizim için önemli, Allah’ın razı olması önemli. Biz şahısların, insanların takdirinin peşinde değiliz. Ama hakikaten emek verdik, emeklerimizin karşılığı olarak Cenab-ı Allah, ahirette bize rızasını sunsun yeter, inşaAllah. Ve biz bu konuda ana etkeniz demedik. Benim öyle bir sözüm olmadı. Ama vesile olanların içerisinde, hakikaten en etkili olanların içerisindeyiz. Bu bir gerçek, inkar etmeye gerek yok. Çünkü sevgiyle yaklaştık, şefkatle, merhametle yaklaştık.
Başka kim etki edecek? Bir avuç insan var. Bir avuç sivil toplum kuruluşu var. Allah razı olsun ESKİ DIŞİŞLERİ BAKANIMIZIN ÇOK EMEKLERİ GEÇTİ. BAZI MİLLETVEKİLLERİMİZİN EMEKLERİ GEÇTİ AMA ONLARLA MUSEVİLERİ TANIŞTIRAN VE BU KONUDA VESİLE OLAN DA BİZİZ. O BAĞLANTILARI KURAN DA BİZİZ. Tabii değerli büyüklerimizin çok büyük etkisi oldu. Ama vesile olmak açısından da hakikaten emeğimiz geçti.
Benim görüştüğüm kimselerden de bunların haberi yok. Arkadaşlarımızın görüştüğü kimselerden de haber yok. Biz hepsini anlatmıyoruz ki size. Bu gördükleriniz. Bir de görmedikleriniz var.
(Görüşülen Kişiler): KNESSET ÜYESİ RABBİ YAAKOV ASHER, KNESSET ÜYESİ EMEKLİ TÜMGENERAL DAVİD TZUR HATENUA, ESKİ BAKAN YARDIMCISI EYÜP KARA. KNESSET ÜYESİ RABBİ DOV LİPMAN. AK PARTİ ESKİ MİLLETVEKİLİ MÜCAHİT DALOĞLU, ESKİ SAĞLIK BAKANIMIZ HALİL ŞIVGIN, AK PARTİ ESKİ DIŞİŞLERİ BAKANI PROF. YAŞAR YAKIŞ, İSRAİLLİ BAKAN PROF. DR. SHETREET, ŞAS PARTİSİ KURUCULARINDAN KNESSET ÜYESİ HAHAM NİSSİM ZEEV, ŞAS PARTİSİ GENEL SEKRETERİ HAHAM JACOBSON.
İsrail’le Türkiye’nin dostluğu hayatidir İttihad-ı İslam için. Allah razı olsun hepsinden. Bir fitne, bir sıkıntı kalkmış oldu. Aynı şekilde Ermenistan’la da, Azerbaycan’la da, her yerle de dostluğu sağlayacak gayreti göstereceğiz. Ve gösteriyorum da, inşaAllah. Karınca kararınca. Milyonda bir bile etkimiz olmuş olsa o bizim için çok güzel bir netice. Ama neyin ne olduğu ortada, açık. Anlamazdan gelmenin alemi yok.
MODERATÖR: Az önceki EYÜP KARA DİYE SÖYLEDİĞİMİZ BAKAN DA YİNE LİKUD PARTİSİ’NDEN, BAŞBAKAN NETANYAHU’NUN PARTİSİNDENDİ.
ADNAN OKTAR: EYÜP KARA’YLA BİZ BURAYA GELDİĞİNDE GÖRÜŞMÜŞTÜK. OTELDE AYRICA TOPLANTIDA DA GÖRÜŞTÜK. BAŞ HAHAMLARLA GÖRÜŞTÜM. KAPALI GÖRÜŞMELERİMİZ DE OLDU, ÜÇ BEŞ KİŞİLİK. Çok detaylı bu konuları ele aldık.
Çok ümitsizdi birçok kişi. Çok çok ümitsizdiler defalarca ümitsizliğe düştüler. Her zaman onları şevklendirdik, her zaman gayretlerinin artması için teşvik ettik. Ümitsizliği kırdık. Yazışmalar ortada, yazışmaları ben yayınlamadım ki. Çok ümitsizdiler. Sürekli şevklendirerek elhamdülillah bu neticeyi elde ettik. Vesile olan kişileri görüyorsunuz. Emeği geçen kişileri görüyorsunuz. Allah hepsinden razı olsun, vesile olanlardan da razı olsun. Eğer benim emeğim de geçtiyse takdiri ben Cenab-ı Allah’a bırakıyorum. Ve sadece Rabbimin rızası için gayret ediyorum. Evet.
(Görüşmelere katılan diğer isimler): ŞAS PARTİSİ KNESSET ÜYESİ HAHAM NİSSİM ZEEV, KUDÜS HAHAMLAR MECLİSİ SANHEDRİN İSLAM KONUSUNDA DANIŞMANI TARİHÇİ HAHAM BEN ABRAHAMSON, AVRUPALI HAHAMLAR KONFERANS TEŞKİLATININ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TEMSİLCİSİ VE İSVİÇRE BAŞ HAHAMI DR. İZHAK DAYAN, 25 SENE İSRAİL ORDUSU İSTİHBARAT BİRİMİNDE GÖREV YAPMIŞ OLAN BEGİN SEDAT, STRATEJİK İNCELEMELER MERKEZİ’NDEN DR. MORDECHAİ KEDAR.
Oktar oraya gittiğinde beni temsilen gidiyor. Bizleri temsilen gidiyor. Ve benim mesajımı iletiyor. Onlardan gelecek mesajı da bana getiriyor. Bu bir hizmettir, güzellik olsun, iyilik olsun, barış olsun diye yapılmış gayretlerdir bunlar. Çünkü Kuran’da Allah barışı istiyor bizden, Tevrat’ta barışı istiyor. Biz de barış için gayret ediyoruz. Milyonda bir, milyarda bir, trilyonda bir bile emeğimiz geçtiyse bu bizi mutlu eder. (Adnan Oktar, 23 Mart 2013, A9 TV)

Atom Bombası Kullanmanın Haram Olduğunu Anlatarak,İran'ı, Bu Muhtemel Hamleden Vazgeçiren Adnan Oktar'dır
2009 yılında İran dini lideri Ayetullah Hamaney’in verdiği fetva ile İran’ın Atom bombasının haram olduğunu açıklaması da müvekkilin görüşmeleri neticesinde olmuştur. Tüm Ortadoğu’yu kan gölüne çevirip kitlesel ölümlere sebep olacak bir felaketin önlenmesi için müvekkil, İranlı din adamları ile görüşmeler yapmış, televizyon yayınlarında tüm sivilleri hedef alacak olan atom bombası kullanımının haram olacağını izah etmiştir. Bu görüşme ve konuşmalar neticesinde, İran, fetva yayınlayarak atom bombası kullanmaktan vazgeçtiğini duyurmuştur.
Sanhedrin Hahamlarını, Gazze Kara Harekatını Durdurup, Moşiyah'ın Gelmesi İçin Dua Etmeleri Konusunda İkna Eden Adnan Oktar'dır
Müvekkil, İsrail'in, Gazze sınırına tanklarını konuşlandırdığı bir aşamada, çok acil olarak Sanhedrin hahamlarını davet etmiş, canlı yayın esnasında hem Kuran ve Tevrat'tan ayetler okuyarak saldırının haram olduğunu, bunun yerine İsrail halkının Moşiyah'ın gelişi için dua etmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun üzerine gece yarısı saldırı durmuş ve İsrail'de sinagoglarda Moşiyah'ın gelişi için toplu dualar gerçekleştirilmiştir.
Müvekkilin bu ve bunun gibi pek çok müdahalesi, İsrail-Filistin ve İsrail-İran arasındaki pek çok karşılıklı saldırıyı durdurmuştur. Müvekkilin bu görüşmelerini gerçekleştirdiği dönemde, şu anda olduğu gibi büyük bir savaşın ÇIKMAMIŞ olması bu görüşmelerin etkisini görmek için yeterlidir.
Müvekkil, her iki tarafın da dindarlarını tanıdığını, onlara Kuran ve Tevrat'taki doğruları ve haramları anlatarak yaklaştığını, hem İslami hem de Musevi kaynaklardan bu döneme dair işaretleri belirterek açıklamalar yaptığını belirtmektedir. Bu kişiler de, kalpten bir güvenle müvekkile itimat etmektedirler. Dolayısıyla, müvekkilin de duruşmada talep ettiği gibi, kendisinin bu kişilerle görüşmesi sağlanırsa, BU SAVAŞIN DURDURULMASI 15 GÜN BİLE SÜRMEYECEKTİR. Duruşma esnasında müvekkil, bunu usulen söylemediğini, bundan son derece emin olduğunu defaatle belirtmiştir. Yukarıdaki örnekler, bunun doğruluğunu ispat edebilmek için oldukça yeterlidir.
Müvekkilin A9 TV Stüdyosunda Yaptığı Üst Düzey Görüşmelere Ait Bazı Fotoğraflar:

Müvekkil ve Arkadaşlarının Görüşmeler Yaptığı Üst Düzey Sanhedrin Hahamları, Hristiyan Temsilciler, İsrail Parlamentosundan Bakan ve Milletvekilleri ile Fotoğrafları:

Rabbi Yitzak Cohen (Ekonomi Bakan Yardımcısı), Mustafa Kabakçı (TBMM – Ak Parti Konya milletvekili)
Rabbi Yitzak Cohen (Ekonomi bakan yardımcısı), Sıtkı Güvenç (Ak Parti 24. Dönem milletvekili), Haham Nissim Zeev (Şas Partisi kurucusu, Knesset milletvekili)
Mustafa Kabakçı (TBBM idare Amiri, Ak Parti Konya Milletvekili), Rabbi Yitzak Cohen (Ekonomi Bakan Yardımcısı),
Haham Yeşeyahu Hollander (Sanhedrin Hahamlar Meclisi, Dış İlişkiler Sorumlusu), Dr. Ekrem Keleş (Diyanet İşleri Başkanlığı Din işleri yüksek kurulu başkanı), Haham Ben Abrahamson (Kudüs Musevi Hahamlar Meclisi Danışmanı)
Abdurrahman Arıcı (Ak Parti 23. Dönem Antalya milletvekili), Rabbi Yitzak Cohen (Ekonomi bakan yardımcısı), Nissim Zeev (Şas Parti Kurucusu, Knesset Milletvekili)