Son Yayınlar

6/recent/ticker-posts

Bir İftira ve İftiracı Üretme Kaynağı Olarak Etkin Pişmanlık Müessesesi

CHP İL BAŞKANLIĞI'NA
ADNAN OKTAR'DAN DUYURUDUR

Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik 7 yıldır devam eden hukuksuzluk silsilesi, şu anda Türkiye'de çeşitli kişi ve kurumlara yönelik olarak sistematik olarak uygulanmaktadır. 7 yıldır Adnan Oktar dosyasında tecrübe edilen hukuksuzlukların teker teker başka kişi ve kurumlara yönelik olarak uygulandığını görmek, elbette asla yaşanmasını istemediğimiz ve tasvip etmediğimiz bir durumdur. Ancak, bu konuda müvekkilin, TAM 7 YILDIR, kesintisiz olarak hukuksuzluklar konusunda çağrılar yaptığı, özellikle demokrasi arayışında olan sol kesimi bu konuda harekete geçmeye çalıştığı, söz konusu hukuksuzluklara dur demeye çağırdığı, bu yapılmazsa aynı hukuksuzlukların kendilerini de vuracağı yönünde uyarılar yaptığı bilinen bir gerçektir. Müvekkil ve arkadaşlarının temsil ettiği ideoloji ve inanç sistemini gerekçe göstererek bu hukuksuzluklara göz yumulmuş hatta bu hukuksuzlukların desteklenmiş olması, ne acıdır ki şimdi bu hukuksuzlukların geniş bir kesimi sarmasına neden olmuştur.

Adnan Oktar davasında yaşanan hukuksuzlukların sırasıyla ve istisnasız olarak şu anda başka kesimlere yönelik olarak uygulandığını görmek, elbette ülkemiz adına hoş bir durum değildir. Ancak şu anda hukukun ciddi şekilde devreden çıkarılmasına bu kadar kolay izin verilmemesi ve hangi unsurların hangi hukuksuzluklar için kullanıldığı iyi tespit edilerek buna karşı önlem alınması gerektiği düşüncesindeyiz.

Bir İftira ve İftiracı Üretme Kaynağı Olarak Etkin Pişmanlık Müessesesi

Etkin pişmanlık müessesesinin bugün, amaçlanan anlamından tamamen saptığı, açıkça bir İFTİRA MEKANİZMASI olarak kullanıldığı, insanların tehdit edilerek veya korkutularak ya da cezaevinden çıkma vaatleri sunularak İFTİRACI OLMAYA SEVK EDİLDİĞİ bilinen ve yaşanan bir gerçektir. Adnan Oktar dosyasındaki suçlamalar tümüyle aynı yöntemlerle elde edilmiş suni müştekilere ve cezaevinden çıkma vaadiyle iftiralar oluşturmaları istenen etkin pişmanlara dayandırılmıştır.

Şu anda da kamuoyunda gündem olan diğer siyasi dosyalarda, etkin pişman ifadeleri üzerinden yeni soruşturmalar açıldığı, yeni operasyonlar ve tutuklamalar yapıldığı görülen bir gerçektir. Bu uygulama, HUKUKSUZLUKLARA SESSİZ KALINAN ADNAN OKTAR DOSYASINDA 7 YILDIR UYGULANMAKTADIR.

Bilindiği gibi etkin pişman ifadeleri, hedeflenen kişilere yönelik çok kapsamlı suçlamalar içermek zorundadır. Suçlamalar yeterli derecede olmadığında, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan kişi tahliye olamamakta, istediği sonuca ulaşamamaktadır. Bu sebeple kişi, başladığı iftira silsilesine devam etmekte, yalanlarını geliştirerek artırmaktadır.

Söz konusu iftiralar yüzünden kişilere yeni sevk maddeleri eklenmekte, yeni tutuklamalar gerçekleşmekte, sabah saatlerinde insanların evlerine baskınlar düzenlenmekte, suçsuz insanlar, sadece tek bir ifadede tek bir cümlede sarf edilen yalanlar neticesinde 30-40 yıllık hapis cezalarına çarptırılmaktadır.

İftiranın Korunması

İş bununla da bitmemektedir. Garip bir şekilde etkin pişmanların yalanları, bu aşamadan sonra da titizlikle KORUNMAKTADIR. Şöyle ki;

Bir etkin pişmanın, kendisini kurtarmak için iftira attığı ve başkalarını yalan yere suçladığı belgelenerek ispat edildiğinde olması gereken durum, iftiracının bundan dolayı hukuki bir karşılık alması, iftira attığı kişinin de aklanmasıdır.

Ancak hukukun adeta yok sayıldığı mevcut durumda, ADALET NE YAZIK Kİ BU ŞEKİLDE İŞLEMEMEKTEDİR.

İftira atan kişinin yalan söylediği sanık tarafından ispat edildiğinde dahi, bu durum, kumpas davalarında, mahkeme tarafından dikkate dahi alınmamaktadır.

Örneğin, Adnan Oktar davasında sayısız müşteki, baskı veya menfaat yoluyla müşteki yapılmış ve şu an sanıkların cezaevinde kalmaları için yegane gerekçe olan cinsel isnatlar, bu şekilde dosyaya girmiştir. Bu suçlamalarda;

  1. Sanıklardan biri, söz konusu cinsel suçlama tarihinde YURT DIŞINDA OLDUĞUNU KANITLAMIŞ, buna dair belgeleri dosyaya sunmuştur. Ancak buna rağmen, bu suçlamadan HÜKÜM GİYMİŞTİR. HALEN CEZAEVİNDEDİR.
  2. Bir başka sanık, cinsel suçlamanın gerçekleştiği tarihte kanser tedavisi gördüğünü, ameliyat geçirdiğini ve ağır kemoterapi tedavisi aldığını belgelemesine rağmen, söz konusu suçlamadan HÜKÜM GİYMİŞTİR. HALEN CEZAEVİNDEDİR.
  3. Bir diğer sanık, kendisine cinsel suçlamaların yapıldığı yılbaşı gecesinde, HTS kayıtlarıyla sabit olmak üzere, BELİRTİLEN SEMTTEN ÇOK FARKLI BİR YERDE OLDUĞUNU KANITLAMIŞ olmasına rağmen HÜKÜM GİYMİŞTİR. HALEN CEZAEVİNDEDİR.
  4. Adnan Oktar davasının bir diğer sanığı, yine baskı altında ifadesi alınan bir müştekinin sözleri nedeniyle cezaevine konulmuş, ancak sonrasında söz konusu müşteki, cinsel suçlamada bulunduğu sanığı DEFALARCA CEZAEVİNDE ZİYARETE GELMİŞ, ONA NE KADAR AŞIK OLDUĞUNU BELİRTEN SAYISIZ MEKTUP YAZMIŞ, bu mektuplarda, ONU GÖRMENİN KENDİSİNE NE KADAR İYİ GELDİĞİNİ DEFALARCA İFADE ETMİŞTİR. Cezaevi fotoğrafları ve cezaevi onaylı söz konusu mektuplar mahkemeye sunulmuş olmasına rağmen, sanık bu suçlamadan HÜKÜM GİYMİŞTİR. HALEN CEZAEVİNDEDİR.

MÜŞTEKİ FUNDA YILDIZ’IN, SANIK MEHMET ENDER DABAN’LA CEZAEVİ FOTOĞRAFLARI

Yazımızın ekinde, müşteki Funda Yıldız'ın, sanık Mehmet Ender Daban'a yazdığı ve cezaevine gönderdiği mektuplardan bölümler yer almaktadır.

Bölge Adliye Mahkemesinin Şok Edici Kararı:
 Etkin Pişmansa, İftira Atabilir

Bütün bunlar, kumpas davasının görüldüğü mahkemenin GÖRMEZDEN GELDİĞİ İFTİRALARDIR. Bir de mahkemelerin iftirayı kabul ettiği durumlar vardır. Bu aşamada karşımıza daha da ilginç bir tablo çıkmıştır:

Dava kapsamında, bir sanık, etkin pişman tarafından kendisine iftira atıldığını belgeleyerek ispat etmiş ve etkin pişmanın iftira attığı, -söz konusu mahkemenin kumpas davasını gören mahkeme OLMAMASINDAN dolayı- MAHKEME TARAFINDAN DA KABUL EDİLMİŞTİR. Dolayısıyla, SANIĞIN İFTİRAYA UĞRADIĞI, MAHKEME KARARIYLA KESİNLEŞMİŞTİR.

Ancak sonrasında ilginç bir gelişme olmuş ve itiraz üzerine davayı gören Bölge Adliye Mahkemesi, kararı, ETKİN PİŞMANIN İFTİRA ATMA HAKKI OLDUĞU GEREKÇESİYLE BOZMUŞTUR.

Mahkeme kararında geçen ifadeler tam olarak şu şekildedir:

"…sanığın ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİ ÇERÇEVESİNDE VERDİĞİ BEYANLARININ, YETKİLİ MERCİYE İHBAR VEYA ŞİKAYET OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİNDEN, sanığın eyleminin iftira suçu olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı, dolayısıyla olayda iftira suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi…" (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Ceza Dairesi, Esas no: 2023/1368, Karar no: 2025/1117)

Görülebildiği gibi Bölge Adliye Mahkemesi de, söz konusu ETKİN PİŞMAN İFADESİNİN İFTİRA OLDUĞUNU KABUL ETMİŞTİR. Ancak kişinin, SÖZ KONUSU İFTİRAYI ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİ ÇERÇEVESİNDE ATMASINDAN DOLAYI, BU İFTİRANIN ŞİKAYET KONUSU OLAMAYACAĞINA HÜKMETMEKTEDİR.

Bir başka deyişle, bir kişi, sırf kendisini kurtarmak için yalan beyan verebilmekte, başkalarını suçlayabilmekte, açık şekilde iftirada bulunabilmekte;

bundan dolayı kişi ve kişiler zarar görebilmekte, hüküm giyebilmekte, yıllarca hapiste kalmakta

AMA

İftirayı atan kişi, YALANCI OLDUĞU AÇIKÇA İSPAT EDİLMİŞ OLMASINA RAĞMEN, SUÇLANAMAMAKTADIR.

Onun iftira attığı kişi, sırf BU İFTİRADAN DOLAYI CEZAEVİNDE KALMAYA DEVAM ETMEKTE, aldığı hüküm BOZULMAMAKTA, HAYATI TAMAMEN YOK EDİLMEKTE

AMA

İftiracı; suçlanmayacağını, yargılanmayacağını, iftirasından sorumlu tutulmayacağını bilerek, ikiyüzlü hayatına devam etmektedir.

En acı olan da, bunu, iftiracıya, HUKUK SİSTEMİNİN SAĞLAMIŞ olmasıdır.

Sonuç

Haysiyeti olmayan, sadece kendini düşünen, başkalarının zarar görmesinden zerre sıkıntı duymayan bir bencillik seviyesinde olan insanların tümünü etkin pişmanlığa teşvik eden bu sistem, işte bu nedenle kumpas dosyalarında rahatça kullanılmaktadır. İnsanları açıkça iftiracılığa sürükleyen bu mekanizma, kendi menfaati için insanların hayatlarını karartmaktan çekinmeyen karakterler oluşturmaktadır. Zor durumda kaldığında veya menfaat sunulduğunda, EN YAKINLARINI, HATTA AİLESİNİ BİLE HARCAYACAK tıynette insanlar yetiştirmektedir.

Bu olduğunda, insanlara, kişilere, kurumlara iftira atmak, onları iftiralarla mahkum edebilmek, istenilen kişiyi hapiste tutabilmek çok kolaylaşmaktadır. Bu, toplumları dehşetli çöküşe götürebilecek ürkütücü bir sistemdir.

Bu sistemin şu an bu kadar yaygınlaşması dahi CİDDİ BİR TEHDİT meydana getirmektedir. Şu an takdirinize sunulan mahkeme kararının da gösterdiği şekilde, bu kişilerin desteklenmesi ve korunması, durumu daha da tehlikeli hale getirecek gibi görünmektedir. Bu konuda acil tedbirler alınması, büyük bir gereklilik içermektedir. Bu tehlikenin farkında olan herkes ve özellikle siyasiler, birlikte hareket etmek zorundadırlar.

Müvekkil Adnan Oktar'ın dikkat çektiği bu önemli konuyu takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.14.11.2025

EK

MÜŞTEKİ FUNDA YILDIZ’IN, SANIK MEHMET ENDER DABAN’A YAZDIĞI VE CEZAEVİNE GÖNDERDİĞİ MEKTUPLARINDAN BÖLÜMLER

Funda Yıldız’ın 15.11.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın açık görüşün ertesi günü Mehmet Ender Daban’a yazdığı 06.02.2019 tarihli mektubundan:

Funda Yıldız’ın 15.11.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

 

Funda Yıldız’ın 17.12.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 16.01.2019 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 15.11.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan: 

Funda Yıldız’ın 16.11.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 6 Şubat 2019 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 24.12.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 16.01.2019 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 16.01.2019 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 20.10.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 16.11.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 20.10.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 22.10.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Funda Yıldız’ın 22.10.2018 tarihinde Mehmet Ender Daban’a yazdığı mektubundan:

Yorum Gönder

0 Yorumlar