Kamuoyunda kendi adından çok “ROK” lakabıyla tanınan gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı, geçtiğimiz günlerde “En Son Haber” isimli internet haber sitesinde yayınlanan açıklamalarında, “2018 senesinde müvekkil ve arkadaşlarına düzenlenen operasyonun güya Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yapıldığı” şeklinde gerçek dışı bir iddiada bulunmuştur.
Bu iddianın niçin gerçek dışı olduğuna yönelik cevaplarımıza geçmeden önce -Rasim Ozan Kütahyalı’nın agresif, sevgisiz ve müstehzi üslubu sebebiyle toplum genelince pek sevilmemesine rağmen- müvekkilin yine de kendisine bir öfke duymadığını belirtmek isteriz.
Rasim Ozan Kütahyalı’nın gerçek dışı iddialarına ilişkin cevaplarımız ise şöyledir;
- 1 -CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN ERDOĞAN ve SAYIN DEVLET BAHÇELİ, MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI HAKKINDAKİ İFTİRALARA İNANMADIKLARI İÇİN 7 YILDIR ALEYHTE TEK BİR SÖZ DAHİ SÖYLEMEMİŞLERDİR.
2018’de düzenlenen operasyonun güya Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın bilgisi ve onayı ile yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunun belki de en açık ispatı, 2018 YILINDAN BUGÜNE DEĞİN, NE CUMHURBAŞKANMIZ SAYIN ERDOĞAN’IN NE DE SAYIN DEVLET BAHÇELİ’NİN MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI ALEYHİNDE TEK BİR SÖZ DAHi SÖYLEMEMİŞ OLMALARIDIR.
Hatta müvekkilin, 28.04.2025 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada geçen ifadesinde de belirttiği gibi:
“Tayyip hocamın devrinde polisi öldürmeye kalkmış, genç kızlara tecavüz etmiş biri olsa yeri yerinden oynatırdı. ALEYHTE TEK BİR KELİME SÖYLEMEDİ. Muhalefetin de tek kelime sözü olmadı SAYIN BAHÇELİ’NİN DE ÖYLE. Hemen müdahale ediyor normalde. DEVLETİN HİÇBİR KADEMESİ İNANMIYOR.”
- 2 -MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARINA KURULAN KUMPASIN ARKASINDAKİ GİZLİ GÜÇ “İDD” YANİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİDİR
Müvekkil duruşmada ayrıca, kendisi ve arkadaşlarına kurulan kumpasın “bizzat İngiliz Derin Devleti tarafından kurgulanıp uygulandığı; Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın kumpasla bir alakalarının bulunmadığı” açıklamasında bulunmuştur.
Müvekkilin duruşmada geçen ifadeleriyle belirtirsek:
- “Osmanlı’yı yıkan gizli güç vardı, İNGİLİZ DERİN DEVLETİ. Derinden gider. Bize yıllardır saldıran da İngiliz derin devletidir. Kendini gizliyor. 7 yıldan beri atak yapıyor.”
- “Asker de polis de beni seviyor. TAYYİP HOCAMIN, DEVLETİN ALAKASI YOK, İDD BUNU YAPAN. ABD gariban bir devlet, bunu yapan İDD. ABD, İngiliz derin devletinin silahı gibi bir şey.”
- “Kumpas aynı yöntemlerle başkalarına da yapılınca bütün Türkiye olayı anladı. Sözde itirafçılar vs. HER YÖNÜYLE BENZER BİR KUMPAS BAŞKALARINA DA KURULDU. EKREM BEYE YAPILANLARLA MİLİMİ MİLİMİNE OTURUNCA, KUMPASI TAM KAVRAMIŞ OLDULAR. Bir süre sonra göreceksiniz Ekrem beye de kısıtlama getirecekler.”
- “Tek benzemeyen kısım vardı (etkin pişmanlar konusu). ŞU ANDA İTİRAFÇILARA YÖNELMİŞ DURUMDALAR. KARINI DA TUTUKLAYABİLİRİZ AMA İTİRAFÇI OLURSAN HEMEN ÇIKARSIN DİYORLAR. Aynı bize yapılan yöntemler.”
- 3 -2018’DEKİ OPERASYONLA DEVLET, MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARINI DAĞILMAKTAN KORUMUŞ, BİRLEŞTİRİP KENETLEMİŞ, KENDİ GÖZETİMİNDE YETİŞİP GÜÇLENMELERİNİ SAĞLAMIŞTIR.
2018’de düzenlenen operasyon müvekkil ve arkadaşlarının manevi yönden daha güçlü bir başlangıcının miladı olmuştur. Ortada Rasim Ozan Kütahyalı ve bazı gazetecilerin iddia ettiği gibi “bitme” ya da “bitirilme” değil, hiç umulmadık yönlerden, yani manevi anlamda “serpilerek güçlenme” vardır.
Türk Devlet geleneğinde kıymetli insanların cezaevi eğitiminden geçirilerek sadakatinin görülmesi ve derinlik kazanmalarının sağlanması bilinen bir yöntemdir.
Başbuğ Alpaslan Türkeş 1980 ihtilali sonrasında, idam cezası istemiyle vatan hainliği suçlaması gibi çok ağır bir isnatla yargılanmıştır. 11 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmış ve toplam 4 yıl 7 ay 25 gün tutuklu kalmıştır. Muhsin Yazıcıoğlu da aynı dönemde idamla cezasıyla yargılanan vatanseverlerdendir. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevinde kalmıştır. Necmeddin Erbakan da 80 döneminde tutuklanan liderlerdendir. "MSP'yi illegal bir cemiyete dönüştürmek ve laikliğe aykırı davranmak" suçlamasıyla tutuklanmış, hüküm almış, ancak daha sonra bu hüküm Askeri Yargıtay tarafından bozulmuştur. Cumhurbaşkanımız Erdoğan da 4 ay gibi kısa bir süre de olsa, cezaevinde bulunmuştur.
Müvekkil ve arkadaşları da kendilerine kurulan kumpası bu kapsamda değerlendirmekte; kumpas vesileyle devletimiz aslında;
- Müvekkilin arkadaş grubunun dağılma riskini tamamen ortadan kaldırmış, tesanüt ve kardeşlik duygularını çelik gibi sağlamlaştırıp güçlü bir dostluk ortaya çıkarmıştır.
Operasyon olmadan önce müvekkilin arkadaş grubundan geniş bir kısmının yurtdışına yerleşmeyi planladıkları veya dünya hayatına yöneldikleri bilinen bir durumdur. Nitekim birçok kişi ayrılmaya başlamış, o dönemde arkadaş grubundan uzaklaşan çok fazla kişi olmuştur. Devletimiz gençlerin manevi birlikteliklerinden ve milli ve manevi değerleri güçlendirmek amaçlı gayretlerinden kopup dünyaya dalmalarını engellemek, arkadaş grubunu dağılmaktan kurtarmak amacıyla bu operasyonu düzenlemiş, hatta önceden ayrılmış olanları bile bu vesileyle tekrar bir araya getirmiştir.
Böylece Devletimiz, kendilerini iş hayatına, günlük hayatın akışına, dünyevi meselelere kaptırarak milli ve manevi değerleri yücelten çalışmalardan uzaklaşmaya yönelen, bir kısmı neredeyse birbirlerini hiç görmemeye başlayan arkadaş grubunu, birbirleriyle bağlantıları gittikçe zayıflıyorken -tutuklanma vesilesiyle- 24 saat birlikte yaşar hale getirmiş, birbirleriyle tarihlerinde olmadıkları kadar çok kaynaştırmıştır. Çoğu zaman birbiriyle görüşmeye dahi fırsat bulamayan kişiler arasında kurşunla kaynatılmış gibi sağlam bir birlik, kardeşlik, dayanışma, sevgi oluşmuştur.
Hatta müvekkilin, 28.04.2025 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada geçen ifadesiyle belirtirsek:
“Devletimizin bizi sevdiğini de görüyorum. Operasyon yapılmasa %95’i giderdi. Sosyete bu çocuklar. Eğlence için geliyorlar. Ama operasyon yapılınca, tutuklama olunca mümkün değil. Özkan Mamati hızır gibi yetişti. Onun yalan söyleme yeteneği kimsede yoktur. 10 yıl önce ayrılmış, onlara iftira atacak kızları da tek tek belirledi. Herkesin 200-300 yıl hapis alacağı şekilde muazzam bir bilgi yığınağı yaptı, çocukların dağılması devletin kontrolünde imkansız hale geldi. Bir kişi zayi olmadan hepsini kurtarmış oldu. Hepsi iflas edecekti, ekonomik kriz oldu. Hepsi Arapça ve Kuran öğrendiler. Evliya gibi oldular.”
- Dünyaya yönelmek eğiliminde olan arkadaş grubunu, operasyon ve tutuklama yöntemiyle adeta özel bir eğitime alan devletimiz, müvekkilin arkadaşları cezaevinde imanen olduğu kadar bilgi ve ilim olarak da kendilerini geliştirmelerine vesile olmuştur.Bir çoğu İlahiyat fakültesini bitirmiş, 2., 3. ve hatta 4. üniversiteden mezun olmuşlardır. Arapça öğrenmiş, Kuran’ı Arapçasından derin anlamlarıyla incelemiş, birçok sırrını ve mucizesini öğrenmiş, alim haline gelmişlerdir. Her biri adeta birer müfessir olmuştur.
- Müvekkil ve arkadaşları cezaevinde ilmen kendilerini geliştirdikleri gibi bedenen de gelişip sağlık kazanmışlardır.Dışarıda olsalar sağlıksız besinler, yorucu çalışma temposu gibi sebeplerle yıpranma ihtimalleri varken, içeride Devletimizin besin değeri yüksek bakliyat ağırlıklı beslenme politikasıyla sıhhat bulmuşlar, bol bol spor yapma imkanı bulduklarından bedenen tahmin edilenin ötesinde bir güç, direnç ve sağlık kazanmışlardır. Müvekkil ve arkadaşlarının ömürlerine ömür katıldığı fiziki hallerinden somut olarak görülmektedir.
- Müvekkilin Van’a gönderilmesi de, korunması ve güvenlik içinde olması için Devletimizin özel olarak onun hayrına aldığı bir tedbirdir.Bilindiği üzere İstanbul’da çok büyük bir deprem beklenmektedir. Nitekim sık sık da ciddi sarsıntılar yaşanmakta, halk tedirginlik duymaktadır. Müvekkilin böyle bir durumda İstanbul’da cezaevinde bulunması güvenliği ve rahatı açısından uygun olmayacağından Devletimiz yüksek irfanıyla güzel bir tedbir almış ve müvekkili Van’a yerleştirerek deprem gibi büyük bir tehlikeye karşı korumuştur.
- Benzer bir şekilde, uygulanan avukat görüş kısıtlaması da müvekkilin rahatı ve konforu için Devletimiz tarafından özel olarak düşünülmüştür. Müvekkilin çok sayıda dava dosyası bulunmaktadır. Çok cevval bir kişiliğe sahip olduğundan avukat görüşleri de yoğunluk içinde geçmektedir.Avukat görüş odasına gidebilmesi için sık sık odasından çıkarılmakta, uzun cezaevi koridorlarında gidip gelmesi gerekmekte, ister istemez dinlenmesine engel olmaktadır. Devletimiz aldığı kısıtlılık uygulaması kararıyla müvekkilin dinlenmesine, rahat etmesine, kendisine bol bol vakit ayırmasına olanak sağlamıştır.
- Müvekkil Adnan Oktar’ın cezaevinden çektirdiği fotoğraflara yansıyan gençliği, dinçliği, şıklığı, güzelliği sosyal medyada da gündem olmuştur. Şartları zorlaştırarak müvekkilin dinçliğinin, gençliğinin, şevkinin, heyecanının, sevgisinin azalacağını sananların ibretlik bir hayal kırıklığına uğramışlardır. Müvekkilin 7 yıl içinde cezaevinde daha da genç, dinç, sağlıklı olmasının yarattığı şaşkınlık ve öfkeye halkımız da şahit olmuştur. Yaşatılan tüm zorluklara rağmen müvekkilin gençleşmeye, dinçleşmeye devam ettiği Mahkeme salonlarında yüzlerce kişi tarafından gözle görülmektedir.
Müvekkil ve arkadaşları, cezaevinde bulunmalarına rağmen , dinç, yüksek motivasyonlu, sağlıklı, daima neşeli olmalarının sebebinin Allah’a olan sarsılmaz sevgi ve güvenleri, Allah’ın yarattığı kaderden daima razı olmaları olduğunu belirtmektedirler. Gerçekten de müvekkilin 80'li yaşlarında olmasına rağmen, cildinin, ellerinin, gözlerinin, boynunun, 20’li yaşlarındaki insanlardan çok daha genç olması, saçlarının gürlüğü, parlaklığı, enerjisi, daima güçlü, temiz, çok şık, bakımlı, atak olması hayret vericidir.
Müvekkil Adnan Oktar, 80’li yaşlarında olmasına rağmen;
- Cezaevi revir kayıtlarından da kolaylıkla tespit edileceği üzere ŞEKER, TANSİYON vb birçok yaşı ileri insanda karşılaşılan hiçbir sağlık sorunu bulunmamaktadır.
- SAÇLARI eskisinden daha gür, sağlıklı ve parlaktır. Otuzlu yaşlarında olanların dahi saçları tutam tutam dökülürken müvekkilin saçlarının gürlüğü ve kalitesi şaşırtıcıdır.
- Her zaman muntazam ve bakımlı olan SAKALLARI dahi eskisine göre daha parlak, gür ve sağlıklıdır. Birçok malzemeye ulaşmanın güç olduğu cezaevi koşullarında bir insanın sakallarının böyle sağlıklı, bakımlı ve düzgün olması karşılaşılan bir durum değildir.
- GÖZLERİ çok keskindir. Yaşıtları gözlüksüz tek bir satır dahi okuyamaz, çoğu önünü görmekte bile zorlanırken müvekkil gözlük kullanmamaktadır. Binlerce sayfalık iddianamelerin küçücük puntolu yazılarını rahatlıkla okuyabilmekte, çoğu zaman genç avukatlarının dahi görmekte zorlandığı metinleri kendisi onlara okumaktadır.
- DİŞLERİ de daima tertemiz, inci gibi ve sapasağlamdır. Yaşı ilerleyen insanların en bilinen özelliklerinden biri dişlerini kaybetmeleridir. Müvekkilin dişleri ise çok genç bir insanın dişleri gibi son derece sağlıklıdır.
- Yaşı ilerlemiş insanların kulaklar ve burun gibi uzuvlarında deformasyonlar, büyüme ve şekil bozulmaları olduğu bilinen bir gerçektir. Müvekkilin ise BURNU ve KULAKLARINDA hiçbir şekil değişikliği olmadığı gibi duymasındaki keskinlik kendisiyle görüşen herkes tarafından bilinen bir durumdur.
- CİLDİNİN GENÇLİĞİ ise müvekkilin en çarpıcı yönlerinden biridir. 80’li yaşlarındaki insanların ciltleri ile kıyas kabul etmeyecek kadar genç ve canlıdır, tek bir kırışma belirtisi bulunmaması şaşırtıcıdır.
- Müvekkilin gençliğinin göze çarpan en vurucu tezahürlerinden biri de ELLERİDİR. Kadınlarda dahi eller çok hızlı yıpranmakta, yaşlanmamış olsa dahi gün içinde kurumakta, cansızlaşmakta, yaşla birlikte de damarlanmakta ve lekelenmektedir. Müvekkilin elleri ise çocuk eli gibi çok genç, temiz ve daima bakımlıdır.
- İnsanların yaşlandıklarının en bariz görüldüğü yerlerden biri Müvekkilin boynunda yaşlı insanların boyunlarında görülen derin çizgiler ve sarkmadan eser yoktur. 80’li yaşlardaki bir kişi için bu alışıldık bir durum değildir.
- Müvekkilin OMUZLARININ GENİŞLİĞİ, sırtının dikliği ve zindeliği de dikkat çekicidir. Yaşla birlikte insanlarda en hızlı çöküş omuzlarda ve sırtta yaşanmakta, insanların çoğu gittikçe küçülmektedir. Müvekkilin ise omuzları ise oldukça geniş geniş, duruşu çok sağlam ve dik, zindeliği ise aşikardır. Yaş almanın sıradan insanlara getirdiği içe doğru çökmenin tam aksine müvekkil dimdik, güçlü ve atletiktir.
- KOLLARI VE PAZULARI DA son derece geniş ve güçlüdür. Omuzlarının ve pazularının genişliği sebebiyle müvekkil özel dikim ceket giymekte, standart ceket ölçülerine sığmamaktadır.
- Müvekkilin en belirgin özelliklerinden biri de HIZLI VE SERİ HAREKET Yaşıtlarının birçoğu bastonla zor ayakta durur, yürürken ayaklarını sürüyerek zorla hareket edebilirken müvekkil son derece hızlı ve seri hareket etmekte, her gün düzenli spor yapmaktadır.
- SES TONU bir insanın ruh halini yansıtan en önemli özelliklerinden biridir. Yaşı ilerleyen insanların seslerinde titreme meydana gelmesi, sesin gücünü yitirmesi ve bununla birlikte konuşmalarında anlam bozukluğu olması bilinen bir durumdur. Müvekkilin ses tonu ise güçlüdür. Sesinin tonundan ruhundaki pozitif, güçlü, hayat dolu, dinç, zinde, sevgi ve sevinç dolu hal rahatça görülmektedir.
- Konuşmasının akıcılığı, içinde bulunduğu koşullara rağmen neşesi ve esprili üslubu çok dikkat çeken bir özelliğidir. Mahkeme ifadelerinde saatler boyunca doğaçlama, hiçbir metin hazırlığı yapmadan konuşabilmektedir.
- Müvekkilin HAFIZASI da şaşırtıcı bir netliktedir ve güçlüdür. Yaşıtlarının hafızasında gelgitler yaşanırken çok keskin bir hafızaya sahiptir.
Müvekkil, kendisine bu özelliklerini söyleyerek iltifat edenlere de her zaman bu özellikleri Allah’ın lütfu olarak gördüğünü belirtmektedir. Hz. Yusuf da güzelliği nam salmış bir peygamber olmasına rağmen, Tevrat’ta ve tarihi kaynaklarda anlatıldığı üzere, yakışıklılığına övgü yapıldığında tüm güzelliklerin Allah’a ait olduğunu ve topraktan gelip toprağa gideceğini ifade etmiştir. Müvekkil de Hz. Yusuf’un ahlakını kendisine örnek almış bir insandır.
Bazı kişiler ve çevreler, müvekkilin cezaevinde çöküşünü beklerken, Allah’a olan derin ve sarsılmaz imanı, sevgi gücü ile müvekkil fiziken ve manevi olarak çok daha güçlendiğini, Yusuf Medresesinde olmanın şevki ve şükrü ile, hayret verici bir gençliğe, dinçliğe ve ilmi gelişime sahip olduğunu belirtmektedir.
Hz. Musa (as)’ın çölde, Hz. İbrahim (as)’ın ateşte, Hz. Yusuf (as)’ın zindanda, Hz. Nuh (as)ın tufanda gösterdiği azmi, şevki, yürekliliği, tevekkülü, teslimiyeti göstererek, Allah’ın rahmetiyle fiziken ve manen daha da güçlendiği için her olayda büyük hayırlar olduğunu ifade etmektedir.
Değerli kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız…