
Geçtiğimiz günlerde Eray Çelebi ve Engin Balım tarafından Veryansın TV’nin Youtube kanalından gerçekleştirilen “Öcalan Meclis’teki komisyoncuları ayağına çağırdı” başlıklı yayınında, konuyla hiçbir alakası olmamasına rağmen yine müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında gerçek dışı itham ve iddialarda bulunmuştur.
Müvekkil Adnan Oktar’a karşı duydukları İDEOLOJİK HUSUMETTEN KAYNAKLI OLSA GEREK, EN ALAKASIZ KONULARI BİLE UYDURMA İZAHLARLA BİR ŞEKİLDE MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARINA BAĞLAMA ÇABASI, rahmetli Nihat Genç döneminden beri Veryansın TV’de çalışan basın mensuplarının bir nevi adeti haline gelmiştir. Bunu yaparken kullandıkları hakaretamiz dil ve saldırgan üslubun ise, gazetecilikle ve basın meslek ilkeleriyle bağdaşmadığı ortadadır.
Nitekim Veryansın TV bu yayınıyla da NİHAT GENÇ DÖNEMİNDEN BERİ DEVAM ETTİRDİĞİ GELENEĞİNİ BOZMAMIŞ; -tamamen uydurma olan hayali bir bağlantıyla- MÜVEKKİLİN HİÇ TANIMADIĞI, HATTA VARLIĞINDAN HABERDAR BİLE OLMADIĞI BİR KİMSE ÜZERİNDEN, müvekkili hedef alan gerçek dışı bir habere daha imza atmıştır.

Ancak şunu öncelikle belirtmek gerekir ki;
Geçmişte merhum Nihat Genç, müvekkil Adnan Oktar’ın “müebbet cezası almasını ve arkadaşlarıyla birlikte hapiste çürüyüp ölmesini istediğinden” birçok kez bahsetmiş ve bu amaçla çok sayıda gerçek dışı haber de yapmış olmasına rağmen müvekkil ne Nihat Genç’e ne de halen ısrarla aynı çizgide yayın yapan Veryansın TV çalışanlarına herhangi bir KIZGINLIK YA DA ÖFKE DUYMAMAKTADIR. Aksine bu kimselere şefkat ve merhametle yaklaşmakta; merhum Nihat Genç için de, Allah’tan bağışlama ve rahmet dilemektedir.
Ancak Veryansın TV’ de çalışan değerli gazetecilerin şunu da unutmamaları gerekir ki:
Rahmetli Nihat Genç ülkemizin yetiştirdiği kıymetli gazetecilerden biri olarak oldukça genç sayılacak bir yaşta vefat etmiştir. Allah’ın kendisini rahmetiyle kuşatması tüm halkımızın duasıdır. Ölüm elbette haktır, kimin, ne zaman ve nerede öleceğini yalnız Allah bilir. Allah’ın Ali İmran Suresi 185. Ayetinde belirttiği gibi mutlak surette “HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR” bundan bir kaçış yolu yoktur.
Merhum Nihat Genç henüz hayattayken, kendisine “Sen Adnan Oktar ve arkadaşlarının hapiste çürüyüp ölmesini istediğini söylüyorsun, ama kimin ne zaman öleceğini Allah daha iyi bilir” diye hatırlatılmış olsa, büyük ihtimalle müvekkilin ölüme kendisinde daha yakın olduğunu düşünürdü.
İşte tam da bu sebeple Allah, insanları henüz hayattalarken “hakkında bilgi sahibi olmadıkları şeylerin peşine düşmemeleri” ve “kötü şeylere aracılık etmemeleri” konusunda önemle uyarmaktadır.
“HAKKINDA BİLGİN OLMAYAN ŞEYİN ARDINA DÜŞME; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ONDAN SORUMLUDUR.” (İsra Suresi, 36)
“Kim güzel bir aracılıkta bulunursa, ondan kendisine bir hisse vardır; KİM DE KÖTÜ BİR ARACILIKLA ARACILIKTA BULUNURSA, ONDAN DA KENDİSİNE BİR PAY vardır.” (Nisa Suresi, 85)
Bunun aksi tavırlar sergileyenleri ise ALLAH, CEHENNEMİ HATIRLATARAK UYARMAKTADIR:
“… kim Rabbine suçlu-günahkar olarak gelirse, hiç şüphe yok, ONUN İÇİN CEHENNEM VARDIR. Onun içinde ise, NE ÖLEBİLİR NE DİRİLEBİLİR.” (Taha Suresi, 74)
“… İnkar edenlere CEHENNEM İÇİNDE BİR KONAKLAMA YERİ Mİ YOK?” (Ankebut Suresi, 68)
“CEHENNEM (sakar) nedir, sen bilir misin? NE ALIKOYAR NE BIRAKIR. BEŞERE DELİCESİNE SUSAMIŞTIR.” (Müdessir Suresi, 27-28-29)
“….. inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. DERİLERİ YANIP DÖKÜLDÜKÇE, AZABI TATMALARI İÇİN ONLARI BAŞKA DERİLERLE DEĞİŞTİRECEĞİZ.” (Nisa Suresi, 56)
“Şüphesiz suçlu-günahkarlar, CEHENNEM AZABI İÇİNDE SÜRESİZ KALACAKLARDIR.” (Zuhruf Suresi, 74)
“Cehennem ateşine, 'küçültücü bir sürüklenme ile ' sürüklenecekleri gün; (Onlara şöyle denir:) İşte sizin yalanladığınız ateş budur.” (Tur Suresi, 13-14)
Bununla birlikte müvekkil, merhum Nihat Genç’e ve kendisiyle aynı çizgide yayın yapmaya devam eden Veryansın TV muhabirlerine hiçbir öfke duymamakta, ONLARI, KENDİSİNE ve ARKADAŞLARINA ÇOK FAYDALARI DOKUNAN İNSANLAR OLARAK GÖRMEKTEDİR. Çünkü:
2018 senesinden günümüze bir kısım medya ve basın eliyle yürütülen gerçek dışı itham ve iftiralarla dolu karalama haberler sayesinde, hem bu kumpas davasının kamuoyu nezdinde zemini oluşturulmuş; hem de yargılamanın her önemli aşaması öncesinde iftira ve yalan haberlerin dozajı artırılarak yargılamayı yürüten hakimler üzerinde ağır baskılar oluşturmuştur. Neticede müvekkil ve arkadaşlarının adil yargılanmaları engellenerek tutuklanmaları ve masum olmalarına rağmen on binlerce yıl hapis cezalarına çarptırılmaları sağlanmıştır.
Yaptıkları çok sayıdaki gerçek dışı uydurma haber vesilesiyle, müvekkil ve arkadaşları aleyhinde kamuoyu oluşturulmasında Nihat Genç ve Veryansın TV çalışanı gazetecilerin de pay sahibi oldukları açıktır.
Ancak müvekkil, KENDİLERİNE KURULAN BU KUMPAS VESİLESİYLE DEVLETİMİZİN ASLINDA; MÜVEKKİLİN ARKADAŞ GRUBUNUN DAĞILMA RİSKİNİ TAMAMEN ORTADAN KALDIRDIĞI, TESANÜT ve KARDEŞLİK DUYGULARINI DA ÇELİK GİBİ SAĞLAMLAŞTIRIP GÜÇLÜ BİR DOSTLUK ORTAYA ÇIKARDIĞINI DÜŞÜNMEKTEDİR.
Yani aslında merhum Nihat Genç ve Veryansın TV çalışanı gazetecilerin bilmeden de olsa müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarına büyük faydaları olmuştur. Müvekkil bu görünmez faydaların bir kısmını 28.04.2025 tarihli, İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Savunmasında şu sözlerle ifade etmiştir:
“Devletimizin bizi sevdiğini de görüyorum. Operasyon yapılmasa %95’i giderdi. Sosyete bu çocuklar. Eğlence için geliyorlar. Ama operasyon yapılınca, tutuklama olunca mümkün değil. ÇOCUKLARIN DAĞILMASI DEVLETİN KONTROLÜNDE İMKANSIZ HALE GELDİ. BİR KİŞİ ZAYİ OLMADAN HEPSİNİ KURTARMIŞ OLDU. HEPSİ İFLAS EDECEKTİ, EKONOMİK KRİZ OLDU. HEPSİ ARAPÇA VE KURAN ÖĞRENDİLER. EVLİYA GİBİ OLDULAR…”
“Allah kaderde her şeyi ince ince planlıyor. Hakikaten, “buhar olacak” diyordu savcı. Devlerin devi haline geldik. Bütün tuzakları Ben kurarım bütün tuzakları Ben bozarım diyor Allah. … ARKADAŞLARIM ŞU AN EVLİYA. Kritik yaşı da atlattılar… Allah’ın gücüne tam inanmak çok önemli, Allah’ın her şeyi halledeceğini bilmek çok önemli.”
2018’deki operasyonun Devletin, müvekkilin arkadaş grubunu dağılmaktan korumak ve birleştirip güçlendirmek için düzenlediği hikmet dolu bir faaliyet olduğu; BİR KISIM MEDYA ve BASININ DA BİLMEDEN DE OLSA ÇOK FAYDALI BİR GÖREV ÜSTLENDİKLERİ anlaşılmaktadır:
- Devletimiz müvekkilin arkadaş grubunun dağılma riskini tamamen ortadan kaldırmış, tesanüd ve kardeşlik duygularını çelik gibi sağlamlaştırıp güçlü bir dostluk ortaya çıkarmıştır.NİTEKİM OPERASYONDAN BİR SÜRE ÖNCE BİRÇOK KİŞİ AYRILMAYA BAŞLAMIŞ, O DÖNEMDE ARKADAŞ GRUBUNDAN UZAKLAŞAN ÇOK FAZLA KİŞİ OLMUŞTUR. BU KİŞİLERİN NEREDEYSE TAMAMI OPERASYONLA BİRLİKTE ARKADAŞ GRUBUYLA YENİDEN KENETLENMİŞTİR. Kendilerini iş hayatına, günlük hayatın akışına, evlilik, çocuk gibi dünyevi meselelere kaptırarak imani mücadeleden uzaklaşmaya yönelen, neredeyse birbirlerini hiç görmemeye başlayan arkadaş grubunu, birbirleriyle bağlantıları gittikçe zayıflıyorken -tutuklanma vesilesiyle- 24 saat birlikte yaşar hale getirmiş, birbirleriyle tarihlerinde olmadıkları kadar çok kaynaştırmıştır. Çoğu zaman birbiriyle görüşmeye dahi fırsat bulamayan kişiler arasında kurşunla kaynatılmış gibi sağlam bir birlik, kardeşlik, dayanışma, sevgi oluşmuştur.
DEVLETİMİZ ARKADAŞ GRUBUNU DAĞILMA RİSKİNİ GÖRÜNCE BU GENÇLERİN -ALLAH KORUSUN- İMANLARINI KAYBETME VE İBADETLERİNDEN UZAKLAŞMA TEHDİDİNE KARŞI TEDBİR ALMIŞ, OPERASYON DÜZENLEYİP TUTUKLAYARAK ONLARI DÜNYADAN KURTARMIŞTIR. - Devletimiz, operasyon ve tutuklama yöntemiyle onları özel bir manevi ve fiili eğitime almış, müvekkilin arkadaşları cezaevinde imanen olduğu kadar bilgi ve ilim olarak da kendilerini geliştirme imkanı bulmuşlardır. HEMEN HEPSİ İLAHİYAT FAKÜLTESİNİ BİTİRMİŞ, 2., 3. VE HATTA 4. ÜNİVERSİTEDEN MEZUN OLMUŞLARDIR. ARAPÇA ÖĞRENMİŞ ve ARAPÇALARINI GELİŞTİRMİŞ, KURAN’I ARAPÇASINDAN DERİN ANLAMLARIYLA İNCELEMİŞ, BİRÇOK SIRRINI VE MUCİZESİNİ ÖĞRENMİŞ, ALİM HALİNE GELMİŞLERDİR. Her biri adeta birer müfessir olmuştur.
- Müvekkil ve arkadaşları cezaevinde ilmen kendilerini geliştirdikleri gibi bedenen de gelişip sağlık kazanmışlardır. Dışarıda olsalar sağlıksız besinler, yorucu çalışma temposu gibi sebeplerle yıpranma ihtimalleri varken, içeride Devletimizin besin değeri yüksek bakliyat ağırlıklı beslenme politikasıyla sıhhat bulmuşlar, bol bol spor yapma imkanı bulduklarından bedenen tahmin edilenin ötesinde bir güç, direnç ve sağlık kazanmışlardır. Müvekkil ve arkadaşlarının ömürlerine ömür katıldığı fiziki hallerinden somut olarak görülmektedir.
- Devletimiz müvekkil ve arkadaşlarının ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik darboğazdan etkilenmelerine de müsaade etmemiştir. Gerek pandemi dönemindeki ekonomik sıkıntılar gerekse sonrasında yaşanan yüksek enflasyon ortamı sebebiyle pek çok iş insanı iflas edip iş yerini kapamak durumunda kalırken müvekkilin arkadaşları ya da şirketleri bunların hiçbirinden etkilenmemiştir.
- Devletimiz ayrıca müvekkil ve arkadaşlarını dışarıdaki tehlikeli, güvensiz ortamdan da korumaktadır. Gazetelerin ve haber bültenlerinin neredeyse tamamına yakınını oluşturan şiddetin her türlüsünün olağan karşılandığı -küçücük çoçukların bile birbirlerini silah ya da bıçaklayarak öldürdükleri- bu dönemi müvekkil ve arkadaşları, devletin koruması altında huzur ve güven içerisinde geçirmektedir.
Tüm bunların dışında bir kısım medya ve basın tarafından her fırsatta müvekkil ve arkadaşları aleyhinde iftira dolu karalayıcı haberler yapılsa da, vatandaşlarımızın müvekkil ve arkadaşlarına duydukları sevgi ve muhabbet azalmadığı gibi aksine daha da artırdığı görülmektedir.
Çeşitli Sosyal medya platformlarında müvekkilin geçmişte A9 TV’de yayınlanan neşeli ve eğlenceli videoları milyonlarca kez paylaşılmakta ve beğenilmekte; vatandaşlarımız videolara yaptıkları yorumlarda “müvekkile ve neşesine hasret kaldıklarını” her fırsatta dile getirmektedirler.
Gerçekten de vatandaşlarımız geçmişte de müvekkil Adnan Oktar’a büyük sevgi gösterir, ne zaman dışarıya çıksa etrafı kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyenlerle çevrilirdi. Müvekkil kimseyi kırmak ya da geri çevirmek istemediği için de kısa bir alış veriş için bile dışarı çıkmış olsa eve dönebilmesi saatler sürerdi.
Hatta müvekkilin kadınlara olan sevgi ve şefkatinin yoğun oluşu da vatandaşlarımız tarafından çok sevilirdi. Kimse bundan rahatsızlık duymaz hatta sempatik karşılanır, müvekkilin gönüllerde yer etmesine sebep olurdu.
Buna karşın müvekkil ve arkadaşlarına yönelik gerçek dışı itham ve iftira atanların kendinden başka kimseye değer vermeyen, samimiyetsiz, soğuk, donuk, merhametten uzak ve sevgisiz üsluplarının, vatandaşlarımızı oldukça rahatsız ettiği de görülmektedir. Vatandaşlar bu tip insanları gördüklerinde yollarını değiştirmekte, onlarla muhatap olmamaya ve uzak durmaya çalışmaktadırlar.
Sonuç olarak müvekkil, Veryansın TV çalışanlarının daha çok izlenmek ya da dikkat çekmek için yayınlarında müvekkil Adnan Oktar’ın her ismini geçirdiklerinde aslında kaderde Allah’ın onlar için takdir ettiği görevi yerine getirdiklerine inanmaktadır. Bu görev de müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarının imanlarının inkişafı, sevgilerinin güçlenmesi, halk nezdindeki değerlerinin artması, dünyada ve ahirette iyilik kazanmalarına vesile olmaktır. Bu sebeple müvekkil hakkında yapılan gerçek dışı haberlerden bir rahatsızlık duymamakta ama kıymetli basın mensuplarının kendi maneviyatları, vicdanları ve öz saygılarını önemli gördüğünden bu konuda hatırlatmada bulunmaktadır.
Değerli kamuoyuna saygılarımızla sunarız. 29.08.2025
0 Yorumlar